YAZILAR

Yağmur Mevsiminden Günlükler’den iki örnek/Jennifer A. Reimar

Telefonu kapatırken hep “_ _ _ _ _ _” derdin. Korunması gereken bir şeylerin bilinci. Biz hikâyeler ve toz biriktiriyoruz. Bugün mutfakta yine karıncalara rastladım. Bir nefes için mola. Kirli bir pencere.     Uzun zamandan beri yağmur yağıyor. Daha fazla yağmurun ne getirdiğini söyleyemeyiz ya da belleğin ne olduğunu. Kapı artık kapalı değil. Kendim öğrendim muson rüzgârlarıyla sürüklenmeyi, kılçık için balık satmayı veya kanat için bir sözü. Ellerimin hiç şeffaf olmadığını ve o nedenle dokunuşların boşa olduğunu söylerdin. Akşamüstü tek başıma duvarları sildim ve yerleri cilaladım. Günlük rutinlerimiz küçük çentikler bırakmıştı ve sen farkında olmadan tozların kabul etmediği alanlar...

Continue Reading →

GÜNEŞ GİBİ/ METİN CENGİZ

Ağzımız açılmasın istiyorsunuz Kulağımız duymasın   Hürriyet, adalet, ne kadar güzel şey varsa Unutalım istiyorsunuz   Çok görüyorsunuz sevişmeyi Yasak, günah diyorsunuz   Ama unuttuğunuz bir şey var Bütün bunlar sonsuz bir ışık kaynağı Aydınlatan içimizi dışımızı Sizin gittikçe ağırlaşan karanlığınıza karşı   Karanlığa karşı bu ışık bir tören Her sabah doğan güneş gibi   29.07.2017  

Continue Reading →

Çayan Okuduci: “Travesti At”

Çayan okuduci'nin (1986, Silvan) ilk şiir kitabı 'yeniden doğmak için' 2014'te yayımlanmıştı. 'Günaydın'la başlayan kitap 'Uğur Kaymaz'lara' adanmış. Böylece şair, daha kitabın ilk sayfasında kime nereden, nasıl baktığını işaret eden bir yol levhası koymuş oluyor önümüze. Bu levhanın gösterdiği yön, şiirleri okuyup bitirince anlamını daha bir pekiştiriyor. Çünkü Çayan kıyımın, yıkımın, kanın olduğu yere karşı konuşuyor; "bizi kurtaracak hiçbir çocukluk kalmadı" diyor. Oğulları, kızları öldürülmüş annelerin omuzuna hiç aksatmadan Cumartesileri kendi kolunu atmaktan geri durmuyor. İçinde yaşadığı çağın zulmüne karşı şiirden hareketle bir merhamet hırkası giyiniyor. Şiirlerinde kendine has zekice buluşlar var. Kasmadan, başkalarına öykünmeden yazıyor. Kusura düşerim diye korkmuyor...

Continue Reading →

TÜRKÜSÜ BİTTİ ARDIÇ KUŞUNUN/ METİN CENGİZ

türküsü bitti ardıç kuşunun mermere oyulmuş o resim soldu. artık kızıl ağaçlar öpüp durur aynı rengi aynı kokuyu yayar eriyen kanatlar.   şimdi yine sokaklardasın... uysal, uyumlu bir kedi gibi adımlarsın kaldırımları günlerin kutular gibi rüzgârda, kağıt mendil: iğnenden iplik bile geçmez, aynan yansıtmaz bile yüzünü derinde yılan yarası sanki bir ağaç gibi işler.   uyur uyanır su... sözlerin gömlek gibi eskir. nereye dönsen orda bir hayalet bekleşir. sahtiyan bir uykuda olur en aykırı karanfil ve gecenin o yorgun gözleri soğukta kalmış köpek gibi titreşir.   işte böyle sevgilim, bu şiir burda kendini noktalar ama yağar daha üstümüze o bunaltan...

Continue Reading →

Edebiyat Yıllıkları/ Metin Cengiz

Edebiyat yıllıkları edebiyatla ilgili yapıtların toptan mercek önüne alındığı, enine boyuna olmasa bile genel anlamda değerlendirildiği yargılama olanağı verir. Bu temel görevin yanı sıra yıllıklar, adı üzerinde, yılın başı temel alınarak geçmiş bir yıldaki üretimi irdeler, nelerin yapıldığını eski yılları gözönünde bulundurarak sergiler. Sınır bellidir. Yargı için yapılacak yolculuk geçmişe doğru bir yıllık bir edebi yargılama yolculuğudur. Bu yolculukta tek tek yazarlar, (varsa) eski yapıtlarıyla karşılaştırmalı olarak kendi gelişim seyirleri içinde ele alınır, önceki yapıtları karşısında yazarın o yıl içindeki ürünleriyle, kitap olsun olmasın, yapıtları üzerine o yıl yapılan değerlendirmeler de gözönüne alınarak nereye geldiği yargısında bulunulur. Bu yargılama süreci...

Continue Reading →

Antolojiler Üstüne/Metin Cengiz

Son dönemde antolojiler yine gündeme geldi. Bu sebeple Metin Cengiz'in konu hakkında yazmış olduğu  yazılardan bazılarını paylaşmakta yarar görüyoruz. ANTOLOJİLER ÜZERİNE NOTLAR Son günlerde antolojiler yeniden gündeme geldi. Kimi gözden geçirilmiş, eklerle ilk baskılarından oldukça farklılaşmış antolojiler kadar, ilk basımları çıkan antolojiler de gündemin oluşmasında etken oldular. Gerçekten de Türk edebiyat tarihinde özellikle şiir üzerine hazırlanan antolojiler şiddetli tartışmalara yol açmıştır. Hazırlanan bu antolojiler üzerine yapılan tartışmalarda en çok ileri sürülen ise, bu antolojilerin gündemi yansıtmadığı, bazı şairlere haksızlık yapıldığı olmuştur. Edebiyat dergileri doğrular kadar yanlışlar da içeren, ancak olumlu bir sonucun alınamadığı ve sonu kısır polemiklerle biten bu tür...

Continue Reading →

Cafer Yıldırım ile Şehirden Bir Nisan Üstüne/Aydınlık

ŞEHİRDEN BİR NİSAN Murat TETİK, Aydınlık Kiap, 16 Aralık 2016 “Şehirden Bir Nisan” Cafer Yıldırım’ın yedinci şiir kitabı. 1988 yılında “Türküler Kimin İçin”le başladığı şiir yolculuğunu, çıtasını yükselterek sürdürüyor Yıldırım. Baştan belirtmeliyim ki şiirini bilinçle kuran her şair gibi, Yıldırım da kendi şiirini kurma yolunda geçen zamanın gerekli kıldığı mesafeyi almış bulunuyor. Aldığı bu mesafe “kendine has” ifadesini fazlasıyla hak ediyor. Dış dünya ile bireyin iç yaşantısının kesiştiği, çeliştiği ve çatıştığı alanlardan temalarını edinmiş olan “Şehirden Bir Nisan”, temasal açıdan Cafer Yıldırım şiiri için bir zenginleşmeyi de içeriyor. Toplumsal değerlerin sıkışmışlığı içindeki bireyin iç yaşantısı ve kendine yol açma çabası,...

Continue Reading →

Cafer Yıldırım ile Şehirden Bir Nisan üstüne konuşma/Birgün Gazetesi

Edebiyat Nöbeti dergisi Sorumlu Yazıişleri Müdürü ve aynı derginin Yayın Kurulu üyesi Celal Karaca’nın Cafer Yıldırım’la “Şehirden Bir Nisan” Kitabı Üzerine Yaptığı Söyleşi Birgün gazetesi, 20 Ocak 2017 C.A- “Şehirden Bir Nisan” üzerine konuşmaya geçmeden önce içinde bulunduğumuz süreçte şiirin durumunu değerlendirmenizi istesem… C.Y.- Üretim açısından şiir sanatıyla ilgili bir sorun olduğunu düşünmüyorum. Yazılan şiirin basımı, dağıtımı ve tanıtımıyla ilgili birçok sorunun varlığı ise bir gerçek. Aslında Türkiye’de şu dönemde çok güzel şiirler yazılıyor. Bunu bizzat biliyorum. Şairler bir taraftan üretimlerinin sanatsal sürecini tamamlamak isterken diğer taraftan da ürettiklerinin yayın alanında karşılaşacağı sorunlarla meşgul durumdalar. Bu durum yine de Türk...

Continue Reading →

ŞİİR BİÇİM Mİ ANLATI MI? /METİN CENGİZ

Şiir neyi anlatır? Şiirde konu şiirin kendisi için bir araç mıdır? Yoksa şiir yalnızca şiir midir? Bu tür sorular, dünya şiir tarihinde, özellikle de 1900’lü yıllardan sonra yoğunlukla tartışılmış konulardır. Ancak, dikkat edilirse şiire ilişkin bu tür tartışmalarda, şiirin kendisi her durumda önde tutulmuştur. Yani önemli olan şiirin kendisidir. Günümüzde ise şiirin arkasında şiirin özünü (temasını) oluşturan şair dursa da, şiirin bir biçim olduğu savunulur genellikle. Çünkü şiir ancak bir biçimle–konu, tema ne olursa olsun- vücut bulduğunda şiir olmaktadır. Ülkemiz şiirinde konuyu ele alırsak... Bizde sorun, biçim mi öz mü önce gelir tartışması şeklinde (bu ilkel bakış) ısıtılıp ısıtılıp gündeme...

Continue Reading →

BÜYÜK ŞİİR NEDİR NE DEĞİLDİR?/METİN CENGİZ

  Şiirimizde tartışılan, merak edilen bir konu da ‘Büyük Şiir’ dir. Şairler kuşkusuz soruna kendi poetikaları açısından baktıklarından konu hakkında herkesin üzerinde hemfikir olduğu bir düşünceye ulaşmak güç. Kimine göre bize yeni bir ufuk açan şiir büyük şiirdir, kimine göre duygu dünyamızı alt üst eden şiir. Bazılarına göre de insanı sarıp sarmalayan, günlük yaşantımızda sık sık karşılaştığımız sorunları ele alan, pratik olarak yararı da dokunan şiirdir büyük şiir. Öyleleri, örneğin bir aşk şiirini, işlevleri açısından büyük şiire örnek gösterirler. Öyle ya, sevgilisine deniz kenarında bir şiirden dizeler kim okumamıştır ki? Büyük şiir daha nasıl olur? Dikkat edilirse büyük şiir nedir...

Continue Reading →