Şubat 2022

Kenan Kocatürk

1977 yılında Manisa Demirci’de doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Salihli’de tamamladı. 2000 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. 2001 – 2002 yıllarında Çankırı Kızılırmak’ta pratisyen hekim olarak çalıştıktan sonra 2005’te Adli Tıp, 2011 yılında Psikiyatri uzmanlık eğitimlerini tamamladı. Psikoterapiyle ilgilendi. İlk şiir denemeleri 1990’lı yıllarda öğrenim gördüğü Salihli Lisesi’nin çıkardığı Ümit Dergisi’nde yayınlandı. Bugüne değin şiirleri Eskişehir Sanat, İmhotep, Varlık, Gediz, Siyah-Beyaz, İşyerinin Sesi, Ayışığı, Sinedebiyat, Edebiyat Atölyesi, Şiirden, Sincan İstasyonu, Maratşantiya ve Tecrit gibi dergilerde yayınlandı. Şair Altay Öktem’le şiir analizlerine katıldı. 2020’de ilk şiir kitabı Su’dan Sebepler, 2022’de ikinci şiir kitabı Yokluğunun Sesi yayınlandı. Eskişehir Sanat...

Continue Reading →

Celâl Soycan yazdı: Aşk İlahileri/Metin Cengiz

CELÂL  SOYCAN                                                                                       A. Çağdaş şiirimizin son çeyrek yüzyılına ilişkin tartışmaları hemen her düzeyde kesen şairler vardır. Poetik tanımı belirginleşmiş ve önemli ölçüde kendi yatağında akan önceki kuşaktan kimi şairler ise, bu tartışmalara şiirin evrensel kodları üzerinden katılarak güncele mesafeli kalmışlardır. Kabaca ’80  Kuşağı olarak tanımlanan ve sıcak  tartışmaların poetik / epistemik nesnesi olan şairler arasından, yazılan şiire odaklı geçmiş- gelecek hattında evrensel bir şiir için düşünen, tartışan ve yazan isimlerse, kuramsal açılımlar sağlayarak hem çağdaş şiirimizin düşünsel ufkunu genişletmişler hem de kendi şiirlerinin önünü açmışlardır. Bu şairler, süregiden sorunlar için de söz alarak bu kimlikleriyle genç şiir için önemli bir...

Continue Reading →

Yol Kenarındaki Söğüt Ağacının Türküsü/ Yıldız Cıbıroğlu

YILDIZ CIBIROĞLU Metin Cengiz’in bir şiirinde, hem ince bir duyarlıkla hem de bilinçdışıyla yakaladığı, söğüt ağacının oynaş kadınla (ve eski aşk tanrıçasıyla) örtüşen imgesi, yazılı belgelere göre beş bin yıllık. Şair, bir kadın gövdesinin –onu erkek gövdesinden ayıran- salınımlarını, giderek bir dansözün salınımlarını, kadının yerine salkım söğütü anlatan sözcüklerle görselleştirmektedir adeta. Bu şiir çok başarılı bir eğretileme (metafor) örneğidir bence.[1] “Söğüt ağacı uğunup duruyordu,/ (...) Telaşlı, üzgün ve hızlı çarpışmalarla/ dallar ve yapraklar dövüyordu birbirini./ On dördünde bir kızın rüzgârdaki saçları gibi/ her salkımı ayrı bir örgü örüyordu./ Zayıf, cılız bir söğüt ağacıydı işte. (...) Derdi neydi, âşık mıydı bir...

Continue Reading →

Metin Cengiz’in Gençlik Çağı’nı-Fikret Demirağ Yazdı

FİKRET DEMİRAĞ Benim gibi başka bir coğrafyadan, şiirini farklı gündemler ve poetik arayışlarla oluşturan; Türkiye’de yazılan şiiri göreceli olarak ‘dışarıdan’ bakma durumunda olan birinin, oradaki bir şiir için söz alırken çok dikkatli olması gerektiğini düşünüyorum. Yoksa, tereciye tere satma konumuna düşebilirim. Gene de Türk(iye) şiirini elimden geldiği kadar yakından izlemeye çalıştığımı söyleyebilirim. Bu yüzden, biraz geriden alarak, bu şiirin yakın dönemlerine, genel değerlendirmelerin ışığında kendimce özet ufuk taraması gerçekleştirdikten sonra, sözü Metin Cengiz’e ve yakın günlerde Yön Özel Şiir Dizisi’nden basılan yeni şiir kitabı “Gençlik Çağı”na getirip birkaç söz etmeye ‘cesaret’ edebilirim. Türkiye’de, sanatla, edebiyatla, şiirle ilgili hemen herkesin bildiği...

Continue Reading →

Gençlik Çağı/ Halim Şafak Yazdı

HALİM ŞAFAK Ramis Dara, Metin Cengiz’in şiirinin geçirdiği dönüşüme vurgu yaparken “marş ile ilahi arasında ille de bu arada kalacaksak, seçimimiz birinciden yana olacaktır: İnsandan yana!” deme gereğini duyuyordu. (Adam Sanat, Ocak 1995) Metin Cengiz’in ilk dört şiir kitabını değerlendirirken benzer bir yargıya ben de varmıştım. (Yolculuk Şiire, 1995) Şimdi, bundan beş yıl sonra yaptığım değerlendirmeye baktığımda oradaki  şematizmi kolaylıkla sezinleyebiliyorum. Şematizm, şiir değerlendirmesini ideolojik karşıtlık sorununa indirgediği için sonuç olarak değerlendirmeleri de böyle bir noktaya vardırıyordu. İzleksel temeldeki eleştiri biçimlerinin beslediği bu yaklaşım kuşku yok ki hâlâ etkinliğini sürdürüyor. Nasıl ve neden anlatıldığından çok neyin anlatıldığının söz konusu edildiği...

Continue Reading →

Metin Cengiz/Haydar Ergülen Yazdı

HAYDAR ERGÜLEN   Metin Cengiz şiiri için 5 bölümden oluşan bir yazıyı 4-5 yıl önce, Eskişehir'de Rahmi Emeç ve Erol Büyükmeriç öncülüğünde yayımlanan, daha sonra benim de katıldığım Yazılıkaya dergisinde yayımlamıştım. Bu yazıyı da onun devamı olarak yazıyorum, böylece Metin Cengiz'le ilgili 10 parçadan oluşan bir yazı bütünlüğünü de belki sağlamış olurum.   Metin Cengiz bir eylemcidir. Eylemci olmak, eylem insanı olmak, bunlar bizim gibi demokrasinin esamesinin pek okunmadığı memleketlerde korkutucu terimlerdir. Türkiye'de de demokrasi adını verdiğimiz ortaoyunu bile askeri ve sivil darbelerle sık sık durdurulduğu, ve böylece bir türlü yerleşemediği için de, ne yazık ki henüz 'bugün var, yarın...

Continue Reading →

Tamer Öncül Şiir ve Eleştiri Hakkında Yazdı

ŞİİR VE ELEŞTİRİ*   Tamer Öncül   “Sanatçılar her şeye burunlarını sokan, bağımsız ve sorumsuz eleştiricilerdir.” (Devlet s.42) diyen Platon, sanatçıların çoğunu siteden kovsa da; onları susturamayacağını biliyordu… Sanatçıların en tehlikelileri de şairlerdi Platon’a göre… Ona göre, şair bir tehdittir, çünkü iyi bir insanı bile bozabilir… Oysa, “Şiir her şey arasında yakınlık kurarak dilin yaşantıya ilgi duymasını sağlar. Bu yakınlık şiirin çabasının bir sonucu, şiirin yöneldiği her eylem, ad, olay ve bakış açısını bunlar arasında kurduğu yakınlıkla bir araya getirmesinin bir sonucudur. Çoğu zaman dünyanın acımasızlığına ve umarsızlığına karşı çıkarılabilecek şiirin yaşantıya duyduğu bu ilgiden daha dayanıklı bir şey yoktur.”...

Continue Reading →

Cafer Yıldırım’ın Yurdum Yüzünle Başlar/Hasan Akarsu ve Nursevim Yıldızhan’dan

Hasan AKARSU (10 02.2022) Ozan, Yazar, Eğitimci Cafer Yıldırım’ın şiir, araştırma, inceleme, deneme türlerinde onlarca yapıtı vardır. Yeni şiir yapıtı “Yurdum Yüzünle Başlar” ile şiirinin doruğuna çıktığını kanıtlar. Yayıncısının dediği gibi rahat bir söyleyiş, derinlik ve özgünlükle ilgi çeker. Şiirlerinde anlatı, destansı bir söylem, aşırı sevi, sürekli bir huzursuzluk durumu vardır ve umut arayışı içinde olduğu gözlenir. Ozan, kendi dünyasında gezinirken kendi yaşamından kesitler verir. “Bir yalnızlığın her şeyi”ni açıklar. Yeni beklentiler ve umutlar içindedir. Aklı ve yüreği arasında gidip gelir aşk uğruna. Karlı soğuk kış gecelerinde çıktığı yolculukları, sevgilisiyle olan anılarını şiirce söyler: “… Sonra gelmişiz. Beni sen uyandırdın. Bütün...

Continue Reading →

Özdemir İnce Gennady Aygi’yi Anlatıyor

ÖZDEMİR İNCE VOLGA’NIN MALLARMÉ’Sİ GENNADİ AYGİ   Şiir dünyasında  “Volga’nın Mallarmé’si” lakabıyla anılan Gennadi Aygi’nin nereli olduğu Volga’dan belli. Sovyetler Birliği vatandaşı olarak doğdu (Çuvaşistan, 1934), Rusya (Moskova,2006) vatandaşı olarak öldü. Doğduğu yer, Çuvaşistan bir Hun-Türk özerk Cumhuriyetidir. Çuvaş dilinde “Hun Çocuğu” anlamına gelen Hunnadi adı Rusca Gennadi olarak da yazılmakta. Benim yakın dostumdu, şiirlerimi Çuvaşçaya çevirmişti. Onu, 1985-86 yıllarında, şiirlerini Fransızca’ya çeviren, dünya’ya tanıtan  Léon Robel ve ona “Volga’nın Mallarmési” ünvanını veren aktör, yönetmen, şair ve çevirmen Antoine Vitez  sayesinde tanımıştım. Bana, Paris’e Rusca kitaplarını göndermişti. Bu kitapları, bilgilenmesi ve ilgilenmesi için dönemin genç şairlerinden ve çok iyi Rusca...

Continue Reading →