Çayan okuduci’nin (1986, Silvan) ilk şiir kitabı ‘yeniden doğmak için’ 2014’te yayımlanmıştı.
‘Günaydın’la başlayan kitap ‘Uğur Kaymaz’lara’ adanmış. Böylece şair, daha kitabın ilk sayfasında kime nereden, nasıl baktığını işaret eden bir yol levhası koymuş oluyor önümüze. Bu levhanın gösterdiği yön, şiirleri okuyup bitirince anlamını daha bir pekiştiriyor. Çünkü Çayan kıyımın, yıkımın, kanın olduğu yere karşı konuşuyor; “bizi kurtaracak hiçbir çocukluk kalmadı” diyor. Oğulları, kızları öldürülmüş annelerin omuzuna hiç aksatmadan Cumartesileri kendi kolunu atmaktan geri durmuyor. İçinde yaşadığı çağın zulmüne karşı şiirden hareketle bir merhamet hırkası giyiniyor. Şiirlerinde kendine has zekice buluşlar var. Kasmadan, başkalarına öykünmeden yazıyor. Kusura düşerim diye korkmuyor ve bu yüzden yazdıkları sahiciliğini, özgünlüğünü görünür kılıyor: ” yağmurla şarkılar arasında mesafe kalmadı/ meleğin, ağaçların, karanlığın/ ve içimizi kemiren kurtların huzurunda” diyor.
Rahat söylüyor. Doğup şekillendiği toprakların kültürel birikimi de yansıyor yazdıklarına.
Yakın tarihin, özellikle Kürt coğrafyasında bıraktığı derin yaralar da nasibini alıyor Çayan’ın dizelerinden. Sadece bir tanıklık olarak kalmıyor yazdıkları, ‘içeriden’ orada olan biri gibi özdeşleşip dile taşıyor acıyı. O, geldiği yerin yakıldığını, gitmek istediği yerin hasret ve açlık koktuğunu söylemekten geri durmaz. Mert bir şiir yazıyor, söylemek istediğini sakınmayan… Şiirlerinin bir köşesinde muhakkak kadın, aşk bize el sallamakta gecikmiyor. Tarihten coğrafyaya, mevsimlerden doğaya değin geniş bir alanı rasat ediyor yazarken. “derken, kadın iki gül bırakıyor bir kapının önüne/ birinde elli çeşit yaprak”
Şeref Bilsel
Yasakmeyve 86. sayı