YAZILAR

Tuğrul Tam Yol İleri

Metin Cengiz [caption id="attachment_3718" align="alignleft" width="201"] Tuğrul Tamyol[/caption] Tuğrul Tanyol esmiş gürlemiş. Mühür’ün Mayıs-Haziran 2013 sayısında kimsenin haberinin olmadığı, ama onun kendi kendisini koyduğu, bir iki müridin de onayladığı görülen makamdan tam gaz fırlamış, kükremiş adeta. Mütereddit, yalanla, yanlışla, uydurmayla dolu Tuğrul Tanyol yazısı kısaca. Okudukça “He Tuğrul he!” dedim. Neymiş, Şiirden dergisi Tuğrul Tanyol’a kafayı takmışmış. İçi boş, çalçene, karakuşi, kahvehane dedikodusu işte. Tuğrul’un muhatabı bir psikiyatri doktoru: “Hayatımın hiçbir döneminde yazdığım şiirden zevk almayan insanlar var mıdır diye düşünmedim. Zevk almayı başarabilenler için yazdığımı düşündüm. Benim şiirimden hoşlanmayan insanların ki mutlaka vardır, şiirden anlamadıklarını varsaymayı yeğlerim.” “… benim...

Continue Reading →

Ve Kadın Duyarlığı Üzerine Düşünceler

Müesser Yeniay Bir dergide bir şair kadınımızla yapılan bir söyleşiyi okuyordum. “Erkek egemenliğine karşı çıkışımız onların kadınları anlamamaları ya da kadın duyarlılığında –ne demekse- olmamaları değil…” diye bir cümle geçti. Sahi ne demektir bu kadın duyarlığı diye oturup düşündüm. Kuşkusuz bu duyarlığın şiirsel algılarla yakın ilişkisi vardı. “Şiir yazmak haremini herkese açmaktır” diyen Fazıl Hüsnü Dağlarca’ya hak vererek, cinselliğin ve bedenin en “harem” olduğunu düşünüp, kadın duyarlığına yol açan etmenleri zihinsel olarak araştırdım. Peki nelerdi bunlar? • Çocuk emzirmek, kollayıp gözetmek. Başka birinin varlığına duyarlı olmak. Dünyada kendinden başka birisinin daha olduğunun tabii farkındalığı. • Bedeni paylaşmak, bedeni başkasının iyi...

Continue Reading →

Gazze / Metin Cengiz

    Dün ölümü gördüm, ölüm kanatsızdı Yağmur gibi yağıyordu havada İşte ölümün divan kurduğu Gazze’desin Hava bir bıçakla yırtılıyor sanki Kör bir çığlık güneş Camları cam gibi suskun Ağaçların cesetleri ceset gibi Minareler gökyüzüne değil hiçliğe yaslanıyor Çocuklar çocuklar çocuklar Gazze’nin çocukları Çocuklar sokak sokak çocuklar çarşı çarşı çocuklar ev ev Gazze düşmanla çarpışan çocuk gölgeleriyle bir dev Ölümün kucağında şarkı söylüyor çocuklar Çocuklar azizler kadar sessiz müminler kadar dindar Kurşun sesleri dinsin diye bekliyorlar Bir anda dolduracaklar alanları Açlıklarını unutup ölülerine sarılacaklar Ehramlarına sarınmış yaşlı kadınlar Evler sokaklar omuz omuza hayatı koruyorlar Sabırla çizilmiş yüzleri Çaresiz asabi acılı...

Continue Reading →

Ahmet Oktay’ın Birahane Longa Adlı Şiiri ve Metin Cengiz’in Şiiri Çözümleme Yazısı

    BİRAHANE LONGA/AHMET OKTAY Cızırdıyor gramofon yüreğim "her işlik bir mezbahadır zaman da kemik sesleri çıkarır" diyen adı çaprazlanmış ve sımsıkı dosyalanmış birinin ve körelmiş bir parkın anısıyla; nice tarih yazıldı kuytularında tüze'nin ve aktöre'nin ırzına geçtiği tarihler; orda sunuldu cumhura bileklerinden Dolapdere'nin karasını ve Gülhane'nin irinli günlerini etin yırtılış acısıyla geliyor her güz ve akşam söyleşilerini akıtan bir Şorola heykeli ve teybin hala ilenen "Orhan ağbi"sinin sesiyle otelin gölgeliğine gömülen beton alüminyum ve cam gölgeliğe gömülen mevsimlik bir Erzurumlu'nun geçmişin tepilmiş patikaları ve ekşimiş han odalarıyla inildeyen son fotografisi; orda enselendi "yarınlarımız" marlboro ve kızlık sunarken cumhura Bayım...

Continue Reading →