2019

ALKOL (RAKI) ÜSTÜNE AFORİZMALAR/METİN CENGİZ

Rakı üstüne MEY'in desteği ile Overteam tarafından üst üste yayınlanan kitapları görünce bu yazıyı paylaştım. Bizim de bir katkımız olsun! Alkol demeyi tercih ettim zira rakı kültürel olarak "milli içkimiz" olsa da diğer keyif verici içkilerin hakkını yemek istemedim. Alkol- İlk söz:Amerika yerli dilinde ateş suyu. Evreni oluşturan dört ana unsurdan ikisinin terkibi:ateş ve su. Havayı soluyor, toprağın üstünde yürüyoruz. Hayatın rengi gibi geliyor bana ateş suyu.             İçkinin başka renkleri var mı? Doktorlar algı zayıflığından söz ederler. Gerçekle olan ilginin azalmasından. Bir de ayakta duramamaktan. Demek bunca algısı güçlü olanlar yüzünden dünyanın bugünkü hali perişanı ha! Yaratılmış gerçeklik içinde...

Continue Reading →

KOPUŞA  CESARET VERMEK, İKİNCİ YENİ  VE  ANKARA… /YAVUZ ÖZDEM

Yıllar önce 1950’lerde ortaya çıkan ikinci Yeni  için,  ‘erken doğum’ içeriği yüklediğim bir yazı yazmıştım. Bahse  konu yazıda demeye getirmiştim ki;  1950’ler köyden kente göçün yaşandığı yıllar; ama kentli birey, yalnızlık, yabancılaşma vb. iliklerimize kadar yaşadığımız yıllar da değil. İkinci Yeni 1980’lerde ortaya çıkmalıydı, şartlar 1980’lerde olgunlaşmıştı; hatta ille de göç-kentleşme  ve bunların getirdiği sorunlar bahsinde edebiyata bir yansıma olacaksa;  roman , şiirden  daha yatkındır .Bu minval üzere de Latife Tekin’in Sevgili  Arsız    Ölümü’nü (1983) 1950’lere;  Dünyanın   En   Güzel Arabistanı’nı da (Turgut Uyar,1959)  1980’lere yakıştırmıştım.   Aslında kişisel  merakımı kışkırtan meselelerdi  bunlar;  zaten bir sonuca ulaşma gayem  de yoktu.  Ancak  şu...

Continue Reading →

HİLMİ YAVUZ ŞİİRİ ÜZERİNE/ÇAYAN OKUDUCİ

  HİLMİ YAVUZ ŞİİR ÜZERİNE DENEME-ELEŞTİRİ   Hilmi Yavuz’un ilk şiir kitabı Bakış Kuşu (1969)'ndan, son kitabı Melâmet Şiirleri (2017)’ne kadar bazı değişimlerle poetikasını oluşturdu. Hilmi Yavuz poetikasını temel olarak gelenek ve moderni birleştirerek kurmuştur. Bunun yanısıra oluşturduğu poetikayla 1980 sonrası bazı şairleri etkilemiş, klasik modern diyebileceğimiz bir şiirin oluşmasında etkin olmuştur. Hilmi Yavuz şiiri bazılarınca kapalı (hermetic, hermétique) bir şiir olarak tanımlansa da aslında anlamsal derinliği olan, Divan şiirine özgü bir şiir inşasıyla hem hal olan bir şiir: doğuya özgü gizem,  tasavvuf düşüncesi, bu şiirin esas kodlarıdır. Bu kodları çözdüğümüzde Hilmi Yavuz'un şiirini daha açık anlarız. Dil ve biçim...

Continue Reading →

Entretien avec Metin Cengiz par Martina Toppi

    Martina Toppi: Quand as-tu commencé à écrire de la poésie? Metin Cengiz: Depuis mes années d'enfance je lis de la poésie. En famille nous avons aimé le poème. Je me souviens, peu à peu j'avais commencé à écrire la poésie aussi. Mes copains voulaient de moi un poème pour donner à leurs amantes. Enfantillage… Brièvement j'écrirais quatrains pour les amoureux. Bien sûr tout ces exercices étaient la préparation pour le futur. Je crois que j'écrivais sur une terre culturelle et appris. Aujourd'hui beaucoup de poète écrit sur la même terre.   MT: Qu'est-ce qui t'inspire? MC: Tout. La...

Continue Reading →

Interview with Müesser Yeniay by Martina Toppi

    MÜESSER YENIAY INTERVIEW It has never been so important to me to understand the living of a poet before even thinking of writing about his or her poems. The life of Muesser Yeniay is strictly linked to her words which, just as blood drops, mark the paper. Just as blood, I say, because blood has a primordial meaning, like the strenght of Muesser’s soul, but it is also a symbol for sacrifice. To be a woman and to be a poet are two dimensions that cost dear every day to someone like Muesser Yeniay. She was born in...

Continue Reading →

ŞİİRİMİZDE ERKEK EGEMENLİĞİNE KARŞI KADIN İHTİLALİ/ MEHMET AKAY

Genel olarak Müesser Yeniay'ın 90’lı yıllardan beri kendini iyice hissettiren kadın hareketinin yarattığı ‘mücadeleci’ ortamdan etkilenen, soluyan yeni kuşak kadın şairlerimizden olduğu söylenebilir.   Kadın duyarlığı, dişil dil söz konusu olduğunda 1980 öncesi çok şey söyleyemiyoruz. 80 öncesi ve 90’lı yılların başına kadar kadın şairlerimiz tek tek yer edinirlerdi edebiyat ve şiir dünyamızda.  Gülten Akın, Sennur Sezer, Nilgün Marmara, Lale Müldür, Gülseli İnal, Oya Uysal, Leyla Şahin, Arife Kalender, Neşe Yaşın, Birhan Keskin, Bejan Matur, Didem Madak… Kadın şiirinden söz edildiğinde bu şairlerin yeri yadsınamaz olsa da bunca dar bir şair kadrosu üzerinden bir ‘gelenek’ okumak ise oldukça zor. 2000’li...

Continue Reading →

Baki Asiltürk nam Baki Ayhan Top’un Yeni İfrazatları: Hece ve Orlando Dergilerinde İşlediği Haltlar

Yazsan bir türlü yazmasan... Baki Asiltürk/Baki Ayhan Top ve İfrazatları: Hece ve Orlando dergilerinde işlediği haltlar Orlando diye yeni yayımlanmaya başlayan bir dergi. küçük İskender'i kapak yapmış 3. Sayısında (Eylül-Ekim 2019). Baki Ayhan Top da anlatıyor İskender'i. Tutamamış kendini tabii her zamanki gibi ve nasıl olsa İskender artık aramızda yok, başlamış sallamaya. Övdüğü kişiyi ne kadar utanç verici bir duruma soktuğunu düşünemediğinden (bu tuzak fiil ona hep uzak oldu) ipin ucunu iyice kaçırmış. Türkçe özürlü, düşünmekten yoksun Baki efendi "unutamadığım bir olay:" deyip hazırladığı yıllık için "bir gurup vasat" diye nitelediği şairlerin "sansür imzaları" (ne demekse sansür imzası?) arasında İskender'in...

Continue Reading →

Çayan Okuduci ile Söyleşi/İstem Özdilek

  İÖ.: Çayan Okuduci'yi tanıya bilir miyiz? ÇO.: Hay hay! Çayan Okuduci, sisteme karşı öfkeyi ve sabrı birlikte taşıyan, bu bağlamda edimlerini şiirleştirmeye çalışan ve Türkçeden Kürtçeye, Kürtçeden Türkçeye şiir çevirileri yapan, arada bir yazı yazan, söyleşi yapan, barışçıl biriyim. Diyarbakır'dan İstanbul’a 14 yıl önce göç eden Çayan’la şimdiki arasında dağların, nehirlerin, yolların özlemi ve hasreti var. Sanırım bu kadar yeterlidir?   İÖ.: Söyleminiz bir hayli sert ve depresif, birden şahlanan dizeler hemen bir altta sakin bir şekilde akmaya başlıyor. İnsanı tedirgin eden, sarsıcı şiirler yazıyorsunuz. Yani her şey yolundayken yoldan çıkarıyorsunuz okuyucuyu. Karanlık ve soğuk şiirleriniz var, haksız mıyım?...

Continue Reading →

Şiir Yazarından Bağımsız Bir Organizma/Metin Cengiz ile Söyleşi-Çayan Okuduci

Çayan Okuduci-Son kitabınız Hayat Bir Düş ve ilk kitabınız olan Bir Tufan Sonrası (1988) Adlı kitabınızın arasında 30 yıl geçmiş, çeyrek asırdan daha fazla bir zaman, bu zaman içinde; antolojiler, eleştiriler, yayıncılık, dergicilik, ödüller, festivaller, çeviriler, yazılar ürettiniz, ödül komitelerinde bulundunuz. Bunca çalışma, üretme, pratikten sonra insana bir yorgunluk düşer hem şiirine hem de bedenine, fakat sizin son kitabınızda çok genç dizeleri, heyecan verici şiirleri okuyoruz. Bize bu uzun soluklu, sabır ve direnç gerektiren yolculuktan bahseder misiniz? Metin Cengiz-Ben şiirin doğuştan getirilen yetenek kadar bir çalışma, masa başında bir özel zaman ayırma ürünü olduğuna inanırım. Elbette bu ikisi yeterli değil....

Continue Reading →

Hayat Bir Düş Üstüne Metin Cengiz ile Söyleşi/Esma Özlen

“Hayat Bir Düş” modern şiirin öncülerinden Metin Cengiz’in en son çıkan şiir kitabı. Şiirleriyle özgün çizgisini ortaya koyan Cengiz, kitabının giriş bölümündeki “Poetikam” metninde bizlere şiire ilişkin görüşlerinden bahsederken kendi varlığını şiirle nasıl inşa ettiğinin hikâyesini de anlatıyor. Ben de Metin Cengiz’in bu hikâyesine elimden geldiğince yakından bakmaya çalışacağım.   Esma Özlen- “Şiir de varlık gibi olmalı.” Şiirlerinizde genel olarak anlamı Ben’e yüklüyorsunuz. Ben, hakikat arayışı içinde imgeden imgeye koşup duruyor. Şairin işi mutlak bir hakikat arayışı ise bunu imgelerle ontolojik bir derinliği ifşa edecek şekilde nasıl yapabilir? Metin Cengiz-Sevgili Esma, varlıkla ilgili sahici bir şiire ulaşmanın biricik yolu şairin kendi...

Continue Reading →