21 Mart Dünya Şiir Günümüz Kutlu Olsun! Koronaya karşı bir aşk şiiri bağışıklığımız için iyi gelir. Metin Cengiz'den "Sevgili Deyince" SEVGİLİ DEYİNCE Kar yağar mağaralardan gelen kar Tepelerin soluduğu havadaki kar Yolları örtüp yolları ot gibi saran kar Depremin ilk sarsıntıda ürküttüğü kuşların karı Kaldırımlardan şarkılara düşen kar Lenin devrim yaptığında omuzlarında duran kar Kim vuruldu ilk kurtuluş savaşında Onun su yerine avuçlarında eritip içtiği kar Her insanın yağdığında düşündüğü imgenin karı Yağar yürek hanenize Elif elif bütün gün Sevgili deyince Yanardağ mı patlıyor, devrim uğultusu mu Ayağınızın altında duymazsınız, kar yağar Bir baş dönmesi sallanır gibi...
METİN CENGİZ İLE MODERNLEŞME VE TÜRK ŞİİRİ ÜZERİNE/ Söyleşiyi gerçekleştiren: Halim ŞAFAK
Metin Cengiz ile 'Modernizm ve Türk Şiiri ' üzerine 'Modernleşmenin tarihi, bireyleşmenin tarihi olarak da okunabilir.' Metin Cengiz şiir üzerine kafa yoran şairlerimizden biri. 'Modernizm ve Türk Şiiri' bu konuda ürettiği son çalışması. Cengiz'le kitabını konuştuk. -Sevgili Metin Cengiz; önce Şiirin Gücü (Yön,1994), ardından Toplumcu Gerçekçi Şiir 1923-1953 (tümzamanlaryayıncılık, 2000) son olarak da Modernizm ve Türk Şiiri (Telos, 2002) başlıklı çalışmaların yayımlandı. Şiir yazan biri olarak şiirin sorunlarına ilginin nedenleriyle görüşmemize başlasak? - Bu hemen hemen şiir üzerine yazı yazan, yazıyla düşünen, kendi poetikasını yazıyla açıklama zorunluğu duyan ya da kendi poetikası üzerinden Türk şiiri üzerine yazılar yazan her şaire...
KALBİMİN ÜSTÜNDEN BU TAŞI KALDIR/METİN CENGİZ
Uzaklaşıp giden görüntün
Anılar gibi kayboluyor
Sanki ardından sallanan bir el
“Gel,” diyor sana, “gitme, gel”
Rüzgâr da gittiğin yoldan esiyor
Erken iniyor ovaya gece
Patlıyor yalnızlığın tohumu
Biçimler gölgeler hepsi içimde
Sen de anıyor musun eski günleri?
Bir yudum suya benziyor uzaklar
Düşlerin bataklığı derin
İnsan ölmeden gömülüyor
Her şey sönmüş bir lamba gibi karanlıkta
Bu şiiri sana sunuyorum, merhamet
Kalbimin üstünden bu taşı kaldır
Bu taş ölümden bile ağır
23.02.2017, Yakacık
ERDAL ÖZ ANMASI/METİN CENGİZ
ERDAL ÖZ ANMASI Günaydın dünya günaydın insanlık Bakın her yerde çeşit çeşit pencere Kimi sonuna kadar açık, ışıklı Kiminde kalın bir perde Günaydın kardeşim günaydın Türkiye Gözlerimden serçeler geçiyor Güneşin battığı yerden doğduğu yere Her insanın bir aydınlığı var Kimse kalmasın hücrede Sayfa sayfa güneşler saçmam bundan Bundandır adanmışlığım kitaplara Ben de tattım iyi bilirim ruhunu Düşmanım bile vurulmasın zincire Hadi şerefine hürriyetin Bir yudum rakı daha içelim
Unutmama İmgesi Üzerine Yavuz Özdem İle Söyleşi
Selenay Koçer: Sayın Yavuz Özdem, daha önce Varlık Dergisinde Yalancı Kesinlik’teki şiirleriniz üzerine söyleşi yapmıştım sizinle; şimdi de son şiir kitabınız, Unutmama İmgesi için birlikteyiz. Yaklaşık bir yıl içinde ikinci söyleşi. Şiirlerini tanıdığım, takip ettiğim bir şairle, hem şiirlerini; hem de genel olarak şiiri konuşmak benim açımdan mutluluk verici. siz ne düşünürsünüz bu konuda? Yavuz Özdem: Ne güzel, ne mutlu. Size de peşin peşin teşekkür ederim. İçinde şiir olan söyleşiler bunlar. Cemal Süreya, gençlerin yazdığı şiirleri okumayan şairlerin çok şey kaybedeceklerine yakın şeyler yazmış veya söylemişti yıllar önce. Ben de kendi adıma - şiirlerini...
Metin Cengiz Şiiri Üstüne/Çayan Okuduci
Metin Cengiz 80 sonrası dönemin önemli şairlerinden. İlk iki kitabı Bir Tufan Sonrası (1988) ve Büyük Sevişme (1989) için sonradan geliştirdiği şiirinin bir girizgâhı diyebiliriz. Bu sebeple bu yazıda 1980'li yılların hemen öncesinde yazıldığı anlaşılan ilk iki kitap üzerinde duracağız daha çok. Dilinin nereye evrileceğini, nasıl bir yol izlediğinin ipuçlarını taşıyor ve poetikasının temellerinde neler olduğunu gösteriyor bu ilk iki kitap. İlk iki kitapta denilebilir ki Cengiz, daha çok anlatmak istediğine yoğunlaşıyor; ne mesaj vermek istiyorsa -Marksist bilincin de etkisiyle- ve nasıl bir...
Esma Özlen’in Söz ile Ateş Arasında’sı Üstüne Yusuf Alper Yazdı
SÖZ İLE ATEŞ ARASINDA Yusuf ALPER Esma Özlen, 1995 doğumlu çok genç bir şair. Felsefe eğitimi almış. Spinoza’yla ilgili bitirme tezi yazmış. Şiirlerini son birkaç yılda bazı dergilerde okuduk. Çok genç olmasına karşın oldukça olgun şiirlerle göründü. İlk kitabı “Söz İle Ateş Arasında”* bu olgun şiirlerden oluşturulmuş. Şaşırtıcı olgunluk düşündürücü. Bunu felsefe okumasına mı bağlamalıyız yoksa acıların insanı ve dolayısıyla şairi olgunlaştıracağı düşüncesine mi? Doğrusu felsefe eğitimi almak önemlidir ancak her felsefe eğitimi alanın olgunlaşacağı ve olgun şiirler yazacağı düşünülemez. Ama hayatın erken olgunlaşmak zorunda bıraktığı çocuklar, gençler kendilerinden beklenmeyecek bir durulmaya, sakinliğe, olgunluğa ulaşabilir,...
Yunus Karakoyun ile Despina Üzerine/Son Gemi
-Son Gemi okurlarına kendinizden ve Despina adlı şiir kitabınızdan bahseder misiniz, okuru neler bekliyor? Cevap:Öncellikle bu güzel söyleşi için teşekkür ederim. 20.06.1988 yılında Mardin’in Nusaybin ilçesinde doğdum. Benim şiirle tanışmam lise yıllarına dayanıyor.Her şair gibi herkesin yaşadığı içsel ve dışsal dünyamı şiir ile bütünleştirerek günümüz itibarı ile şiir dünyasına adım attım.Yaşadığımız çoğrafya insanı sürekli bir mücadele içerisinde yer aldığı için bu koşullar çerçevesinde ister istemez toplumsal olgular neticesinde şiirlerimin zemini hazırlandı. Despina adlı kitabım daha çok içinde bulunduğumuz hayatın yansımasıdır.Geçmişte olan bazı yıkıcı ve insani olarak ihmal edilmiş,ötekileştirilme gibi konular şiirsel bir dil ile anlatılmaktadır.Despina...
ALKOL (RAKI) ÜSTÜNE AFORİZMALAR/METİN CENGİZ
Rakı üstüne MEY'in desteği ile Overteam tarafından üst üste yayınlanan kitapları görünce bu yazıyı paylaştım. Bizim de bir katkımız olsun! Alkol demeyi tercih ettim zira rakı kültürel olarak "milli içkimiz" olsa da diğer keyif verici içkilerin hakkını yemek istemedim. Alkol- İlk söz:Amerika yerli dilinde ateş suyu. Evreni oluşturan dört ana unsurdan ikisinin terkibi:ateş ve su. Havayı soluyor, toprağın üstünde yürüyoruz. Hayatın rengi gibi geliyor bana ateş suyu. İçkinin başka renkleri var mı? Doktorlar algı zayıflığından söz ederler. Gerçekle olan ilginin azalmasından. Bir de ayakta duramamaktan. Demek bunca algısı güçlü olanlar yüzünden dünyanın bugünkü hali perişanı ha! Yaratılmış gerçeklik içinde...
KOPUŞA CESARET VERMEK, İKİNCİ YENİ VE ANKARA… /YAVUZ ÖZDEM
Yıllar önce 1950’lerde ortaya çıkan ikinci Yeni için, ‘erken doğum’ içeriği yüklediğim bir yazı yazmıştım. Bahse konu yazıda demeye getirmiştim ki; 1950’ler köyden kente göçün yaşandığı yıllar; ama kentli birey, yalnızlık, yabancılaşma vb. iliklerimize kadar yaşadığımız yıllar da değil. İkinci Yeni 1980’lerde ortaya çıkmalıydı, şartlar 1980’lerde olgunlaşmıştı; hatta ille de göç-kentleşme ve bunların getirdiği sorunlar bahsinde edebiyata bir yansıma olacaksa; roman , şiirden daha yatkındır .Bu minval üzere de Latife Tekin’in Sevgili Arsız Ölümü’nü (1983) 1950’lere; Dünyanın En Güzel Arabistanı’nı da (Turgut Uyar,1959) 1980’lere yakıştırmıştım. Aslında kişisel merakımı kışkırtan meselelerdi bunlar; zaten bir sonuca ulaşma gayem de yoktu. Ancak şu...