Marius Chelaru’nun Şiiri/Poezia lui Marius Chelaru-Metin Cengiz

Marius Chelaru’nun Şiiri/Poezia lui Marius Chelaru-Metin Cengiz

Romantik şiirin en önemli özelliklerinden biri var olan gerçekliği reddetme doğrultusunda düş kurmaya sığınma, böylece içinde yer alınan gerçeklik karşısında arzulanan farklı, imgesel bir dünya kurmaktır. Mallarmé’nin 1890 yılında Cercle des Arts’da ve Brüksel’de XX’ler Grubu’nda ölmüş yakın arkadaşı Villiers de L’Isle-Adam anısına yaptığı konuşmada söylediği “Doğası gereği düş kurmaya alışkın bir insan, öteki dünyaya göçmüş bir başka insandan söz etmek için geldi buraya.” sözlerindeki ‘düş kurmak’ böyle bir düş kurmaktır. Yani bu düşün rüyayla elbette alakası yok, ama öncelikle rastlantı ve olasılıklara işaret ettiğini söylemeliyiz.

Marius Chelaru bu kitabında yaşadığımız gerçekliğe, vahşi kapitalizme karşı çıkarken düşe sığınır. Onun düşü imgelem gücünden de yararlanan ve hatta bu gücü harekete geçiren bir düş. Sık sık geçmişi, geçmişte yaşadıklarını ve onların insan hayatındaki değerlerini anımsar. Hatıralar, onun şimdiki anda, imgelem gücüyle, farklı gerçeklikler kurmasına, farklı gerçeklikler yaşamasına olanak sağlar:  “ikimizin kök tutmuş anılarının düşünü görüyorum/ sonra uzaklaşıyorum oradan” dizelerindeki gibi anıların rüyasını görür ve başka bir gerçekliğe yol alır (senin için şiir). Aşkın devamlı çiçek açması gibi anılar da bizi başka düşlere taşır, şiir de fışkırmaya hazırdır bu düşlerde:

dışarıda

bir kâğıda fışkırmaya hazır su kaynağı gibi

gül kokulu sözlerle

senin için şiirimi düzeceğim

 

Romantizm dili ve imgelem gücünü özgürleştirmeyi amaçlarken Marius Chelaru özgürleşmiş dilin ve imgelem gücünden yararlanır, amacı bu özgürlükten karşı çıktığı, insanı ve çağı boğan yeni bir gerçeklik elde etmektir. Romantizm dili ve imgelemi özgürleştirmeyi amaçlarken karşı olduğu gerçeklikten kaçış için bunu kullanırken, o gerçekliği işaret ederek farklı ve yeni bir hayatın olanaklı olduğunu göstermeye çalışır.    “İlkbahar” adlı şiiri bu sözlerimizi kanıtlar:

Kelepçeli düşüncenin dumanından kurtularak

akşam günahlarımızın affı gibi çöktü

 

Güller üstüne ana-baba kanı yağıyordu

yolun her ilk adımına karanlık

asılı ağlıyordu

ve kurumak istemeyen gözyaşları

gölgelerin üstüne yavaşça çöküyordu

 

İlkbahar yine içime dalıyor

akşam çökmüş ortalığa

ve kum saatinin alaca karanlığında

sadece tomruklar çatlıyor

 

Marius Chelaru romantik şiirin özelliklerinden yararlanırken ütopyasını yeni bir gerçeklik için konuşturur. O insanlık adına “sadece tomruklar çatlıyor” düşünün gerçek olmasını ister.  Onun çektiği acı romantik şairin tutkulu “ben”inin çektiği bireysel acıdan daha genel bir acıyı yansıtır. Yolculuğu henüz vahşi kapitalizmin hışmına uğramamış geçmişin güzel yanlarını göstermek, düşü gerçeklik yerine yalnızca sığınılacak değil yaşanacak bir dünya inşa etmek amaçlıdır. Aşk, doğa, yalnızlık duygusu, yolculuk, geçmiş ve geçmişe ait hikayeler, maneviyata verilen önem, şiirin verdiği özgürleşme, özgür kılma, politik angajmant, yerel renklere olan bağlılık ve güzel olan… Bütün bunları Marius Chelaru’nun şiirlerinde bulmak mümkün. Romanya’nın bu önemli şairini dilimizde okumak, şiir dünyamız için farklı bir serüven olacaktır kuşkusuz.