Metin Cengiz’den eleştiri/ Murat Belge ve Marksizm

Metin Cengiz’den eleştiri/ Murat Belge ve Marksizm

Metin Cengiz

 

 

MuratBelge

Murat Belge ülkemizin önemli aydın simalarından biri. Bunda kuşku yok. Özellikle de Marksizm konu olduğunda uzmanı bilinir. Bilinir de Marksizm’in sorunsalları üzerine yaptığı konuşmalarında kendisinin Marksist olmadığını da söyler. Marksizm üzerine tartışmalara içerden biri gibi değil de dışarıdan biri gibi yaklaşır. Bunun en son örneğini Kasım 2011 tarihli Milliyet Kitap’taki “Eagleton Üstüne” yazısında görmek olası. Aynı okulda okuduğu Eagleton üstüne azımsanacak bir bilgi değil Belge’ninki. Eagleton hakkında detaylı bilgi edinmek isteyen birisi için içi dolu, yönlendirici bir yazı. Ama bu kısa değinide Marksizm’e taş atmayı unutmamış Belge. Eagleton ile Türkiye’de yaptığı mülakattan sözederken “sanat ya da estetik teori değil de, doğrudan doğruya siyaset pratiği üstüne sorular sormaya” karar verdiğini belirten Belge bu kararında Berlin Duvarının yıkılışının rol oynadığını söylemeye çalışır. Bu kısa açıklamayı yaparken bakın Berlin Duvarının yıkılışını nasıl niteliyor. “Berlin Duvarı yıkılmış, Marksizm’in bir kısmı da duvarın altında kalmıştı. Bu olanlar üstüne ne düşündüğünü merak ediyordum.” Bu sözler bir doğruyu mu gösteriyor? Hakikat bu mu? Yıkılan duvarın altında kalan Marksizm mi, yoksa Marksizm’in bir dönem yaygın kabul gören Stalinist egemen yorumu mu? Reel sosyalist ülkelerde Stalinist düşünceye topluca biat, Stalinist düşüncenin diktatorlüğe açık yapısı, yani faşizmi davet eden yapısı, devlet karşısında bireyin güçsüz ve haklardan mahrum bırakılması, illegal ortamlarda ihtiyaç duyulan demokratik merkeziyetçilik anlayışının merkezi yanının diğerine galebe çalarak devletin baskın anlayışı hatta yapısı olması… Yukarıdan aşağıya sosyalizmin inşası; eleştiri ortamının ortadan kalkmasından dolayı parti yapısının kokuşması, mafyozlaşması; muhbirliğin, yağcılığın belirleyici olması; bireylerarası eğitim, donanım, meziyet ve mesleki vb. farklılıkların ücretlendirmede, üretim politikalarında yozlaşmış sınıf mücadelesi anlayışı gereği göz önüne alınmaması; demokrasinin burjuva sistemine özgü bir yapı sanılması ve sosyalizmde uygulanamazlığı anlayışı; sınıf ve sosyalizm düşmanlarına karşı sürekli teyakkuzda bulunmayı gerektiren anlayışın aslında sosyalizm düşmanlarının, yiyicilerin, yoz parti üyelerinin işine gelen bir uygulama olması; rüşvetin, adam kayırmanın, cinayetin, her türlü kokuşmanın egemen olması… Bunların Berlin Duvarının yıkılmasındaki payını bilmez mi Belge? Ve bu saydıklarımızın Marksizm ile ilgisinin olmadığını? Eleştirel bakıldığında ne kardeşlik-barış vb. sıfatlarıyla nitelenen dinlerin ne sosyalistlerin-komünistlerin bizzat burjuvazinin kendisine karşı verdiği mücadeleyle bugünkü ilerici konumuna ulaşan demokrasinin savunulacak hiçbir yanının olmadığını da mı bilmez Belge? Şu övünülesi demokrasinin uluslararası dev tekellerin elinde alavere-dalavere için bir olanak haline geldiğini, sosyal hakların vahşi kapitalist sistem tarafından geriye alınma döneminde bir araç görevi gördüğünü; bankaların, tröstlerin ulus devletleri demokrasiyi bahane ederek kendi egemenlik alanlarına kattığını, bunu geri kalmış İslam ülkelerinde zorbalığa dönüştürerek yaptığını, kendine bağlı aşırı köktendinci güçlerle elini güçlendirdiğini… Bunları da bilmez mi Belge? Bilir elbette. Ama… Ne diyelim, zor günlerde yaşıyoruz.