“Ağırlama” Gösterisi ve Bir Fotoğraf Okuması

“Ağırlama” Gösterisi ve Bir Fotoğraf Okuması

Gösteri dergisinin Ekim-Kasım-Aralık 2011 tarihli 305. sayısında, Şairin Niyeti ve Okurun Niyeti adlı bölümde Bâki Ayhan T., Ş. Bilsel’i “ağırlamış”. ”Şair”in de “okur”un da niyeti çok iyi anlaşılıyor bu yazılanlardan (Bu ikilinin şiir ortamının şıracısıyla bozacısı, yeteneksiz siyam ikizleri oldukları iyice su yüzüne çıktı).
Yazılara Ş. Bilsel’in biri tam sayfa, diğeri yarım sayfa büyüklüğünde iki fotoğrafı eşlik ediyor dergide. Bu fotoğraflar, aslında ortada şiirin olmadığının da bir göstergesi. Ş. Bilsel’in öne çıkarılacak nitelikte bir şiirinin olmadığının farkındalar anlaşılan, fotoğrafın abartılı ölçülerde (afiş boyutunda) bastırılmasıyla “şair”in öne çıkarılmak istendiği çok açık çünkü. Has ve hakiki şairlere özgü o mahcubiyet duygusunu ara ki bulasın! Yayımlanan fotoğrafların, bölümde yer alan “şiir” ve yazıların içeriğiyle, yani içinde yer aldığı bağlamla bir karşıtlık oluşturduğu da (John Berger’in Görme Biçimleri’ni okumuş) dikkatli gözlerden kaçmıyor. Anadolu’nun yoksul insanlarından dem vuran o yazılara Ş. Bilsel’in objektife baygın gözlerle baktığı tam sayfa bir fotoğrafı eşlik ediyor. Ş. Bilsel’in Yalınayak adlı “şiir”ine (öyküsüne mi demeli yoksa?) yer verilmiş, “şair” de “okuru” da bu “şiir” üzerine yazmışlar dergide. Belli ki o “şiir”i de Bâki Ayhan T. seçmiş (Şu Bâki de yazdıklarıyla vasat, seçtikleriyle vasat). Yalınayak adlı metnin birazını alıntılayalım da “şiir” mi öykü mü okuyanlar karar versin: “Yokluğa ve yollara inat/ peştemallere sarılı sekiz kadın/ çıplak ayaklarla şehre varınca/ Tatoğlu Çeşmesi’nin başında durup/ ayaklarını suya verdi…/ Sepetlerinden çıkardıkları beyaz/ yün çorapları giyip üzerine çarıklarını/ geçirdiler. Yollara ve yokluğa inat/ kadınlar pazarına doğru gittiler/ bir pazar buldu kendine kadınlar”. Böyle de devam ediyor… ‘Bir öykünün tümceleri alt alta, dize biçiminde sıralanırsa şiir olur’ sanıyor olmalı bu ikili. Şaka gibi! Bir de bu şaşkınların yıllardan beri şiir yıllığı hazırladıklarını falan bir düşünün… Vah ki vah!
Bu ‘ağırlama’ ve fotoğraf okumasıyla ilgili bir sosyal paylaşım sitesinde yazılanlara yanıt, ne hikmetse, gönderdiği bir e-postayla Gökhan Arslan’dan geldi,. “Gökhan Arslan, sen kimin ‘arslan’ısın?” diye sormadan edemiyor insan. “Metin Cengiz’in Bir Mayıs’ta çekilmiş bir fotoğrafı da ‘Şair Bir Mayıs’ta’ alt yazısıyla Yasakmeyve dergisinde yayımlanmıştı” diye yazıyor mesela. Bir şairin Bir Mayıs’ı emekçilerle kutlamasının bir değeri, bir anlamı olabileceğinin farkında değil. Böylesi bir fotoğrafı Ş. Bilsel’in üçüncü sınıf pavyon şarkıcısı pozlarıyla nasıl bir tutabilir, anlamak mümkün değil. “Gösteri’nin aynı sayısında Ahmet Ada da Metin Cengiz’i ağırlamış” diye yazıyor yıllıkçıların arslanı. Bâki Ayhan T. – Ş. Bilsel ikilisinin ‘güzelleme’ yazılarını Ahmet Ada’nın Metin Cengiz şiirini açımlayan, yer yer eleştiriler de yönelten yazısıyla bir tutmaya kalkıyor. Çünkü okumadan konuşuyor. Çünkü sürekli olarak birileri tarafından, tıpkı satranç tahtasındaki bir piyon gibi, öne sürülüyor…
Bâki Ayhan T., Ş. Bilsel’i Gösteri’de ağırlar da Ş. Bilsel bunun altında kalır mı? Yasakmeyve Dergisi’nin 53. sayısında ne görelim, Şair ve Okuru adlı bölümde Ş. Bilsel “Bâki Ayhan T.’den Bâki Asiltürk’e Bir Şiir Yolculuğu”na çıkarmasın mı bizleri?!! (Şair ve Okuru adlı bölümde Bâki Ayhan T. ile Mehmet Sümer tarafından yapılan söyleşi Ş. Bilsel’in bir yazısıyla destekleniyor bu kez). Körler sağırlar birbirini ağırlıyor anlayacağınız.
“Sizi gidi tatara titiriler sizi!” demek düşüyor bize de.