Editörlüğü hakkıyla yapanlar kaldı mı bilmem. Ama biz olduğuna inanmak istiyoruz. İstiyoruz da… Eliz Edebiyat’ın Temmuz 2011 tarihli sayısında Nuri Demirci’nin yazısı okuyanı dumura uğratacak türden. Konuya Kenan Yücel Şiirden’in 6. sayısında değinmişti. Kısaca açalım. Zehra Betül bu derginin Haziran sayısında bir yazı yazdı. Bilenler bilir. Okkalı sorularla doluydu. Sorun bu değil. Sorun bu yazıyı yayımladıkları için Nuri Demirci ile Hilmi Haşal’a gösterilen sağlıksız tepkiler. Anlaşılan o ki, kendilerine yönelttiği sorularla yanlışlarını, çelişkilerini ortaya seren bu yazıdan rahatsızlık duyan yıllıkçılar, yıllıklarından aldıklarını düşündükleri güçle (çünkü henüz şair adayı hepsi) bir iyi azarlamışlar ki editörlerimizi, onlar da “Varlık’taki yazımızda biz sizi destekledik, daha ne istiyorsunuz, sansür mü uygulasaydık” gibi yakınmalarla kendilerini sözüm ona muhataplarına karşı aklamaya çalışıyorlar. Ama bunu yaparken okuyucunun karşısında sobe olduklarının ayrımında değiller. Beklerdik ki hadlerini aşan şu yıllıkçılara hak ettikleri biçimde ağızlarının payı verilsin. Çıkan derginin özgür, bağımsız bir dergi olduğu anımsatılsın.
Nelere kadirmiş şu yıllıklar.