Metin Cengiz
Abdülkadir Budak renkli biri. Bunu Sincan İstasyonu dergisinde de görmek olası. Canlı, hatta şaşırtıcı bir dergi. Az sayfalı oluşunun da etkisiyle insan bir oturuşta okuyabiliyor bu dergiyi. Ama örneğin Akatalpa’da bu olanaksız. Yazılar yokuş yukarı çıkan, yaşlı, dizleri titreyen birinin oflaması puflaması örneği zor gidiyor. Seçme, nitelikli olanı yayımlama -dergiyi doldurma kaygısından olacak- dibe vurmuş durumda. Derginin editörünün dediği gibi işler “Akatalpa’yı var eden temel iradenin motivasyonu bayır aşağı yürüyor. (…) Dergide şiir yok.” durumunda.
Oysa Sincan İstasyonu rahat bir istasyon. İçtiğiniz çayın, ayran çorbasının, belki yediğiniz tostun, buğusu üstünde simidin tadını unutamazsınız. Belki de bazı şeyler almışsınızdır istasyon yöresindeki köylülerin ürettiği. Naif olsa da biraz geçmiş, biraz farklılık, biraz güvenilirlik, size temiz bir soluk aldırıyor. Sincan’ın kır havasıdır bu. Göğsünüz temiz havayla dolu büyük şehirlere doğru yolculuğunuza devam eder, bu istasyona mutlaka bir daha uğrama gereği duyarsınız. Aklınızın köşesinde hep kalır. Sanırız Abdülkadir Budak’ın amacı da bu. Az sayfalı, bir okunuşta biten bir şiir dergisi çıkarmak. Abdülkadir Budak amacına ulaşmış sayılır.
Ama Akatalpa… Artık sansürcülüğe de başladı. Sayfalarını saldırı üssü olarak kullandırdığı kişilerin sataşmalarına yanıt veren şairlerin yanıtını yayımlamamak gibi kötü bir huy da edindi. Oysa editörlük tarafsız davranabilmeyi, yanıt hakkına saygıyı gerektirir. Ama Akatalpa, her nedense, “Şiirden’i kötülesin de ne gelirse basarız” yaklaşımında olmalı ki, kendisini “var eden temel iradeyi” çiğnemeye, yalpalamaya başladı. Metin Cengiz’in amatör dergiler değerlendirmesini unutamıyor anlaşılan Akatalpa. Sanırız sinirleri epeyce gergin Akatalpa’nın. Bu yüzden olacak bir biçime ulaşamadı. Neyi savunduğu da şiir beğenisinin ölçütleri de belli değil. Umarız bu kötü durumdan çabuk sıyrılır. Umarız diyoruz, ama bunun da tek çaresi var. Şiire saygı göstermek. Çok sayıda şiire yer verince saygı gösterilmiş olmuyor çünkü. Tam aksi oluyor. Ayrıca, elbette gençleri desteklerken tetikçi yetiştirmeye gayret göstermek yerine dik durmak, tarafsız durmak, estetik ve sanatsal düzeyi yüksek tutmak.
Sincan İstasyonu bu konuda da cesur duruyor. İnternette hakkında çıkarılan dedikodulara aldırmamalı. Yanlış gördüğünü söylemekten çekinmiyor. Kendisine YKY Genel Yayın Yönetmeni’nden telefon geldiğine, kendisinin de “bu telefonda yediği zılgıttan sonra” YKY yıllığı konusunda ipleri gevşettiğine inanmak zor. Zor, çünkü herkes susarken o, Haydar Ergülen’in Varlık’ın yıllıklar soruşturmasındaki tavırsızlığını, yeni arkadaşı uğruna eski arkadaşlarına yaptığı haksızlığı açıkça söylemekten geri durmadı. Biz söylentilere inanmak istemiyoruz. Abdülkadir Budak’ın bu dedikodulara mutlaka bir yanıtı vardır.