Ahmet Ada
Kurşunkalem dergisinde [Eylül-Ekim 2011 tarihli, sayı: 13] Gültekin Emre’nin yaptığı “Bâki Ayhan T. ile Kopuk ve Başka Şeyler Üzerine” başlıklı bir söyleşi yayımlandı. Söyleşi, Bâki Ayhan T.’nin kendi şiirine ilişkin oldukça abartılı açıklamalarını ve yanlış bilgileri içeriyor. Kopuk, modern şiir bağlamında okunduğunda, öteki kitaplarına göre geri ve birbirinden farklı [biçem birliği olmayan], yer yer düzyazı olan, iletişim dilinden [verili dilden] büsbütün kopamayan şiirlerden oluşuyor. Kısaca şair, anlam kurucu olmaktan çok, anlam iletici bir şiir üretiyor. Kendisi, söyleşilerinde, imgeye yaslanan bir şiir ürettiğini söylese de, bu gerçekle, dahası şiiriyle örtüşmüyor. Şiirinin göstergeleri doğrudan doğruya gösterilen yönünde işliyor. İmgeleri kısır, dolayısıyla izlekleri de sınırlı bir şiir üretiyor: “portakallarımızı güzel soyabilelim / karılarımızı daha güzel soyabilelim” (s.37) gibi kötü söyleyişler; “görüntü / her şeydir” (s.33) gibi klişe sözler ve doldurma dizelerle dolu şiirler. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Bu şiirlerin çoğu başka şairlere göndermeler içeriyor. Onların söz öbeklerini kullanarak anımsatıyor. [Bunlardan biri de Seyhan Erözçelik. Seyhan Erözçelik’i geçenlerde kaybettik. Bâki Asiltürk’ün nesnelliğini ve tarafsızlığını yitirdiğini saptayan bildiride onun da imzası var. Bâki Ayhan T.’nin nitelemesiyle bu ‘vasat’ şairi, “Yeisli Hayal Kumpanyası” başlıklı şiiriyle anımsatıyor.] Kısaca, özgün bir yaratımdan söz etmek mümkün değil. Kendi ortalama şiirinin düzeyini koruyamayan ‘vasat’ şiirler toplamı Kopuk. Bu şiirlerde dış dünyayı verili olarak bulmak mümkün. Bu şiirlerde, ne iç dünyanın çalkantıları, ne de hayal gücünün uzantıları var. Dil bağlamında da verili dilin içinde gezinmekte, sözcükleri alt alta yazarak dil gösterilen yönünde işlemektedir. Bunun sayısız örneği var Kopuk’ta. Bu anlamda da Kopuk, modern şiirden kopuşu imleyen bir kitap. “Yağmur Yağmurdur” (s.102) gibi deneysel şiirlerinde de şiirin nedenselliği ortaya çıkmıyor; anlam kurma işlevi tamamlanmıyor. Kitabının son bölümünde yer alan “Beş Diyalog”un dizeleri birbirinden kopuk ve sağırlar diyalogu gibi, dahası şiir dışı. Bâki Ayhan T.’nin bu indirgemeci, uzlaşımcı dille bir yere varacağı yok.
Kurşunkalem dergisindeki söyleşi metnine dönersek Bâki Ayhan T.’nin şiirini ‘abartılı’ biçimde tanımladığını görürüz. Söyleşiyi yapan Gültekin Emre de buna “müdahale” etmeyerek “gerçekliğin çarpıtılmasına” yardımcı oluyor. Şiir dili düzeyinde tökezleyen, özgünlük açısından kendini kuramayan bu yalınkat şiiri Gültekin Emre görmüyor ya da göremiyor. Oysa salt ‘biçem’ açısından baksa özgün bir yapılanma ve birlik olmadığını görebilir.
Bâki Ayhan T.’nin tuhaf, tuhaf olduğu kadar çelişkili işleri bunlarla bitmiyor: 2011 yılının ilk aylarında “Yapı Kredi Yayınları Şiir Yıllığı Üzerine Bir Açıklama” başlıklı bildiriye imza atan şairleri ‘vasat’ şairler olarak niteliyor. Bildiriye imza atan şairlerin eleştirisini “vasattan gelen tepki” olarak görüyor. Önce bildiriye bakalım: Yıllığı hazırlayan Bâki Asiltürk için “…kendi ideolojik rengini de gösteren yazar, siyasal ve kişisel yakınlık duyduğu şairleri de seçkisinde çoğaltmış ve tarafsızlığını yitirmiştir. Yakınlık duymadığı şairlerin yazı başlıklarını bile, kendince değiştirmektedir” deniliyor. Özetle, Bâki Asiltürk’ün “nesnellikten ve tarafsızlıktan uzak” olduğu vurgulanıyor. Sözcükleri ‘soylu’, ‘soysuz’ olarak nitelendirdiği de belirtiliyor bildiride. Ayrıca, Mehmet H. Doğan gibi Türk yazınına imza atmış bir yazarı küçümseme cüreti göstermektedir, deniliyor.
Varlık ve Sincan İstasyonu dergilerinin Nisan 2011 sayılarında yayımlanan bildiri Birgün, Cumhuriyet, Zaman ve Evrensel gazetelerinde de yer almıştı. Anımsatmak için bildirinin son bölümünü yazayım: “Beş yıldır, adı geçen yıllığı [YKY Şiir Yıllığı] hazırlayan Bâki Asiltürk (Bâki Ayhan T.), bazı şairleri yıllığına almayarak kendince bu şairleri cezalandırdığını düşünmektedir. Ayrıca takma adlarla kaleme aldığı yazılarda kendisiyle tartışan, kitaplarını ya da yıllıklarını eleştiren yazarları, yazınsal olmayan bir dille karalamakta, edebiyatı kendi kişisel ve ideolojik önyargılarının aracı kılmaktadır. Bu nedenle, Bâki Asiltürk’ün ne biçimde olursa olsun, adlarımızı anmasını, şiirlerimizi kitaplarında işlemesini, dergilerde eleştirmesini, yıllıklarında kullanmasını ve bizden söz etmesini istemiyoruz.” Başlangıçta 12 şairin ortak yayımladığı bildiriye sonraları 48 şair imza atmıştır. Şimdi, bu eleştirileri yanıtlayamayan ve özeleştiri de yapmayan Bâki Ayhan T., bildiride imzası olan şairleri ‘vasat’ şairler olarak niteliyor. Onun “1980 Kuşağı Türk Şiirinin Poetikası” adlı kitabına baktığımız zaman, yakınlarda yitirdiğimiz Seyhan Erözçelik için”…dönemin imgeci şairleri arasında dili farklı kullanışıyla dikkati çeker” (s.66) diyor. Şimdiyse bildiriye imza koyduğu için ‘vasat’ şair olarak niteliyor. Bâki Ayhan T.’nin tuhaf işlerine devam edelim: Sina Akyol için “…imgeyi hikmetli söyleyiş içerisinde kendine özgü biçimde kullanan bir şairdir.” (s.72) Sina Akyol’u “vasat” şair olarak görüyor artık. Abdülkadir Budak, Ahmet Ada, Turgay Kantürk, Turgay Fişekçi, Adnan Azar, Metin Cengiz, Ali Cengizkan, küçük İskender gibi şairleri de, “1980 Kuşağı Türk Şiirinin Poetikası” kitabında kısa kısa değerlendiriyor. Bu şairler nasıl ve neden birdenbire ‘vasat’ şiirler üretmiş olsun ki? Anlamak güç. “Hilesiz Terazi” adlı şiir yazılarını topladığı kitabında ise “Şiir Tekin Değildir: Altay Öktem Şiirine Bakış” başlıklı bir yazısı var. O da, sonradan ‘vasat’ olarak nitelediği şairlerden. Bâki Ayhan T., söyleyecek söz bırakmıyor. Yine de sormak gerekir: Şiirimizde ‘vasat’ın ölçütleri nelerdir? ‘Vasat’ olan şiirin kendini ele veren ve düzeyi düşüren eksiler nelerdir? Selim Temo, Kemal Varol, Refik Durbaş, Ferruh Tunç, Azad Ziya Eren, Hayati Baki, Metin Demirtaş, Celâl Soycan, Emel Güz, Yücel Kayıran, Mustafa Köz, Hakan Savlı, Metin Kaygalak, Muzaffer Kale, Tarık Günersel gibi birbirinden farklı şiirleri olan şairler ‘vasat’sa bu vasatlığı gösterebilir mi? “Vasattan gelen tepki”, öyle mi? Buna kargalar bile güler!
Bu söyleşi metniyle, estetiğin nesnel ve evrensel ölçütlerine uymayan bu “Hileli Terazi”nin ciddiye alınmasının olanaksızlığı bir kez daha görülmüştür.
Kaynakça
Kurşunkalem dergisi, Eylül-Ekim 2011, Sayı: 13
Varlık dergisi Nisan 2011
Bâki Ayhan T., Kopuk, YKY 2011
Kenan Yücel, “Kopuk” ve Bâki Ayhan T. Şiirleri Üzerine, Şiirden dergisi, Eylül-Ekim 2011, Sayı: 7
Bâki Asiltürk, Türk Şiirinin Poetikası, Toroslu Kitaplığı, 2006
Bâki Asiltürk, Hilesiz Terazi, YKY, 2006
Birgün Kitap, 29.10.2011, Sayı : 108