14 %

Şiirden Dergisi Sayı 89

ISSN:1309-9086

 140,00  120,00

Kategoriler: , , Etiketler:

Şiirden Dergisinin 89. sayısı eleştiri ağırlıklı çıktı. Metin Cengiz’in Yavuz Özdem, İsmail Mert Başat ve Hicri İzgören şiiri üstüne yazdığı yazılar ile Halim Şafağın Yücel kayıran’ın “Felsefi kritiğini” eleştirisi ve Tamer Öncül’ün Ruhsan İskifoğlu’nun şiiri üstüne yazdığı yazı, derginin bundan sonraki sayılarının ağırlıklı olarak nasıl bir yön kazanacağını da göstermiş oldu. Metin Cengiz Yavuz Özdem’in şimdilik son kitabı olan Evden Çıkıp Yürüdüm şiirini yürümek bağlamında değerlendirdi. Yürümek ile göç olgusu arasında bağlantı kurarak Yavuz Özdem’in 2. kitabından bu yana izlediği poetikayı değerlendiriyor. İsmail Mert Başat şiiri üstüne yazarken şairin bütün inceliğine, seviliyor olmasına ve birikimine karşın neden şiirde hak ettiği yere konulmadığını irdeliyor. Hicri İzgören şiirini ise toplu kitabı Aşktan Alır Rengini’deki 6 kitabını temel alarak olgunlaşması ve gelişmesi bağlamında değerlendirdi.

Halim Şafak Yücel Kayıran’ın Türk Şiirini aklına geldiği gibi keyfi, aynı paragrafta bile birbiriyle çelişen değerlendirmelerle sokmak istediği şahsi biçimlendirmeleri irdeledi, bu niyetin altındaki sebepleri yazdı, eleştirel bir okumayla yazarın dipte yatan düşüncesini açığa çıkardı. Orhan Koçak’ın bu yazı dergi yayımdayken yazdığı bir yazıda da belirttiği gibi Yücel Kayıran’ın muhafazakarlaşmasıyla bağlantısını sergiledi.

Tamer Öncül Ruhsan İskifoğlu’nun adı da ilginç olan İnişi Koşmak adlı kitabı bağlamında, ancak ilk kitabından bu yana bu şiirdeki gelişmeyi, yönelimi, zikzakları ortaya koydu. Dizeden dizeye gezinerek bir tür arkeolojik kazı yapar şairin poetik anlayışına varmak için.

Celâl Soycan bir kitap bütünlüğüne varan “Poetik Notlar 14”te, dil, aşk, okuma, bilgi, çeviri, savaş ve getirdiği kriz ve şiir gibi konularda sörf yapıyor. Örneğin ilk bölümdeki kısa ama yoğun hatırlatma yazısında, kapitalizmin ulaştığı teknolojiye bağlı olarak üretim ve tüketim sarmalında, bilgi/enformasyon tipisinin alabora ettiği dil ve şiir ilişkisini irdeliyor. Albrto Manguel, Freud, Edmund Husserl, Paul Valery, Adorno, Marcus Porcius cato, Aziz Gregory, Hegel, Ernst Cassirer, Borges, Enis Batur gibi düşünür ve yazarlardan alıntılarla düşünüyor, değerlendirmeler yapıyor.

Son olarak bu sayıda, Türk şiirinde değerli işlevleri olabilecek, sosyal medyada duyurusunu yaptığımız Şiirden Değerlendirme Tüzüğü en son sayfada duyuru olarak yayımlandı.

Bu sayıda çevirmenleriyle birlikte dünya şairleri: William Blake, Zeynep Uzkur, Robert Lowell, Serkan Doğan, Erik Stinus, Hüseyin Duygu, Elena Liliana Popescu, Teodora Doni, Michel Cassir, Metin Cengiz, Dan Şalapa, Ersin Engin, Barbara Koehler, Cemal Sakallı,  Marianal Gasca Posadas, Zeki Ali, Halim Şafak, Metin Cengiz, Yusuf Alper, Serdar Ünver, Aytekin Karaçoban, Adnan Gül, Salih Mercanoğlu, Cafer Yıldırım, İlhan Kemal, Mustafa Ergin Kılıç, Müesser Yeniay, Selenay Kübra Koçer, Ruhsan İskifoğlu, Hasan Ildız, İbrahim Kamberoğlu, Serhat Eren, Eyüp Ekinci, B. Kenan Kocatürk, Şerif Tezgörenler, Tamer Öncül, Veysel Erol, Turan Say, Celâl Soycan, Nurullah Kadirioğlu, Serdar Doğan, Müjgan Eminoğlu, Zeynep Uzkur. Şiirden Değerlendirme Tüzüğü.

Bu sayıda, tam baskı aşamasında yapılan matbaa ismi değişikliğinin yol açtığı teknik sorun çeşitli kaymalara yol açmış ve dergide istenmeyen hataların olmasına yol açmıştır. Bu sebeple okurlardan, dergiyi takip eden okuyuculardan ve yazarlardan içtenlikle özür diliyoruz.

***

 

EDİTÖRDEN

Şiir

 

Bugün halen şiirin bize yalnızca estetik haz vermekle yükümlü olduğunu, işlevinin güzellik duygusuyla ilintili olduğunu savunanlar olduğu gibi, şiirin ahlaki, politik değerlerle ölçülmesi, yaşantımızı anlamlandırması gerektiğin savunanlar var. Şiir eleştirisi de sarkaç gibi bu iki anlayış arasında gidip gelmekte. Şöyle düşünmekte yarar var oysa. Diyelim ki bir şiir içerik olarak yaşanan politik olaylara gönderme yapıyor, karşı olduğumuz toplumsal güçleri yeriyor vb. Hem de bunu duygusal boyutta veriyor. Yani fikirle (düşünle) değil (zaten böyleyse düzyazıdır). (Düşünü/fikri şiirin yarattığı düşünsel değerlerle karıştırmamalı). Duygusal olarak yaşadığımıza, ihtiyaç duyduğumuza yanıt veriyor, doyuruyor bizi. Kısaca “sanat hayat içindir” anlayışıyla yazılsa da discursif (gidimli, söylemsel) değil. İyi ama aynı içerikle yazılmış bir makale bize aradığımızı daha doyurucu sunmaz mı? Duygusal boyutta aradığımıza karşılık gelen bu yazı dizelerle, yani şiir dizilimi biçiminde yazılsa da eksik kalacaktır. Eksik olan o yazının taşıdığı estetik boyuttur. Bir sanat eserinde içeriği çarpıcı yapan, o içeriğin benzersiz oluşudur. Hani şu et yığınını can yapan neyse odur. O şiirin dışında var olmamasıdır o canın. Bize yaşattığı sanatsal yaşantıdır. Bu bağlamda o içeriği sunan yapısal özellikler içeriği içerik yapan özelliklerdir. İçerik gidimli/söylemsel olandan kurtulup yepyeni bir biçim (forme) kazanır. “Hayat sanat içindir” boyutunda değil de hayat için de anlamlı olan yeni anlamsal değerler kazanarak.

***

 

Şiir dilin bir türevidir. Dil gibi şiir de anlam üretme konusunda kendine özgü bir sistemle çalışır. Dilde anlam dilin nasıl kendinde oluşuyorsa, şiirde de anlam şiirde oluşur. Şiirde biçim ve içerik olarak mevcut mahiyetler bir can oluşturur ve o canı et ve ruh diye ikiye ayıramayız. Dil ve gerçeklik bağı nasıl temsili ise şiir ve gerçeklik bağı da temsilidir. Yani şiir dili alegoriktir, metaforiktir (eğretileme). Şiirden dışarıya doğru anlamın özü yorumlanabilir. Ama dışardan şiire doğru anlamın özü yorumlanamaz. Şiirde sözcükler gösteren değil gösterilendir. Yani şiirde dil kendi kendini anlatır.

♫♫♫

 

Bu sayıda Celâl Soycan şiir üzerine sörf yapmaya devam ediyor. Bizi şiir çarşısında gezindiriyor adeta. Metin Cengiz ise “Şiir Kitapları Arasında” başlıklı yazısında  üç önemli şairimizi değerlendiriyor: Yavuz Özdem, İsmail Mert  Başat, Hicri İzgören.