25 %

Şiirden Dergisi Sayı 77

ISSN:1309-9086

 80,00  60,00

Ülkemizde dergicilik, eğer devletten ya da belediyelerden ya da büyük şirketlerden reklam almıyorsanız sürdürülebilir değil. Kültür Bakanlığı’nın kütüphaneler için aboneliği ile okuyucularımızın büyük bir kısmını oluşturan abonelik ile ayakta kalmaya çalışıyoruz. Adları öne çıkmış, az çok bilinen şairlerin dergi okuru olmadığını biliyoruz ya da Şiirden’i okumuyorlar. Bu abonelik ve satıştan anlaşılıyor. Oysa çok şey kaçırıyorlar, çok şey öğrenebilirler. Ancak kendi şiirleri ya da yazıları yayımlandığında dergi alıyorlar. Yani dergi satışları ancak derginin gitgide, her ay düzenli bir biçimde artan ve artık karşılamakta zorluk çektiğimiz matbaa, grafiker, tavan yapan kargo masraflarını karşılamaya yetiyor. Çoğu zaman bize yetmeyen, yoksulluk ile açlık arasında aldığımız  maaşlarımızdan derginin yayımlanmasına katkıda bulunuyoruz. Baskı sayısı komik düzeyde devam ediyor. Günlerce ailece derginin hazırlanması, gönderilmesi, vb. için harcadığımız emeğin bir karşılığı yok. Dergiyi sürdürmek ile sürdürmemek arasında bocalıyoruz. Artık gittiği yere kadar… Ama sanırım bu yer yüreğimizin gittiği yere kadar olmayacak.

 

Peki bu durumun pahalılıkla bir ilgisi var mı? Hayır, bunun sadece okumamakla ilgisi var. Okumak bizim topluma özgü bir alışkanlık olamadı, olamıyor. Sözlü toplum/duygusal toplum yazılı ve akılcı bir toplum olamadan sadece her bakımdan seyirci  bir toplum olup çıktı. Artık kendi hayatında bile söz sahibi bir aktör değil. Şiirden Dergisi bütün bu koşullara rağmen 77. sayısı ile  sürdürülebilirliği zorluyor.

Görsel olarak Şiirden Dergisi grafikerimiz Deniz Şensöz’ün yaptığı kapak konsepti ile devam ediyor. Dergiye uzun yıllar emek vermiş usta grafiker Şendoğan Yazıcı ve Çiğdem Subaş’ın özenini ve emeğini de buna eklemeliyiz. Grafiker arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Klasik ve alışılmış olarak: İsimler ve zengin içeriğiyle Şiirden Dergisi yine arşivlik. Her sayısı ilgiyle karşılanan dergide bu defa şair Ömer Erdem’in dosyası yer alıyor. Röportaj Şiirden’den. Yazılar ise: Cemil Okyay ve Yavuz Özdem’den. Celal Soycan “Poetik Notlar 5″ile teorik okumalarına derkenar düşüyor, tartışıyor, düşünüyor. Mustafa Durak bu sayıdaki yazısında “Fransız Gösterge-bilimciliğinin Babası Greimas’ın Yorumları Aşırı Yorum Değil, Yanlış Yorumlardır” başlığıyla eleştirisinin odağına yine göstergebilimcileri almış Ülkemizde pek az insanın merak ettiği bu önemli konunun üniversitelerin dikkatini çekebileceğini halen umuyoruz. Artık pek ilgilenilmeyen dünya şairleriyle “Poetik Söyleşiler”in bu sayıdaki konukları dünyaca tanınmış İsveçli şair Bengt Berg ve ünlü Rus şairi Mihail Sinelnikov. Metin Cengiz ise bu sayıda Mehmet Mümtaz Tuzcu’nun şiirini Yazöte toplu şiirleri bağlamında yorumluyor. Fahrettin Koyuncu şiir ve hayat üzerine gönül okşayan notlarıyla ilk defa aramızda. Atalay Saraç ise Müesser Yeniay’ın şimdilik son kitabı Güller Yükseliyor Dumanlar Gibi kitabını değerlendiriyor. Dergide şiirleriyle yer alan usta kalemlere ve gençlere ise teşekkürlerimizi sunuyoruz. Okur dergi kapağından bu isimlerin kimler olduğunu rahatlıkla öğrenebilir.

 

EDİTÖRDEN

İlk gençlik yıllarımdan bu yana dergileri takip ederim. Yalnızca şiir ve edebiyat dergilerini değil, ulaşabildiğim, paramın
yettiği kadar süreli dergilerin çoğunu takip etmeye çalışmışımdır. Bu alışkanlığım bugün de sürüyor. Şair olarak 1980’li
yıllardan bu yana gördüğüm ise bütün şair ve yazarların sıkı dergi takipçileri olduğudur. Şiirin, edebiyatın nabzı ilgili dergilerde atar, özellikle de şiirin ve öykünün mecrası bu tür dergilerdir. Roman ve diğer yazın ürünlerini ise daha çok gazetelerin haftalık veya aylık kitap eklerinde takip ederdik. Günümüzde ise şairler artık dergi takip etmiyor. Hatta Varlık, Hürriyet Gösteri vb. dergileri bile ürünleri yayınlandığında alıyorlar. Bu şiirin ve öykünün kan kaybetmesine de yol açıyor. Yalnızca kendi şiirini okuyan veya arkadaşlarının yazdıklarıyla beslenenden ne köy olur ne kasaba. Nitekim tam da böyle oluyor. Dergi takip etme heyecanı yok oldu. Dergi alıp
çıkan ürünleri eleştirmek, yazar ve şairlerin neler yaptığını merak etmek artık tarihe karıştı. Şimdi varsa yoksa sosyal medya, Facebook, İnstagram, Twitter ve daha niceleri. Buralarda görünmek yetiyor da artıyor. Geçenlerde biri bana Twitter’da şair diye geçinenlerin sabaha kadar “şiir” tartıştıklarını söyleyince çok şaşırmıştım. Dedikodunun doyuruculuğuna
gel de inanma! Birilerini oralarda karalamak, çekiştirmek, veya yüceltmek’in dayanılmaz hafifliği!
Peki dergi okumamak başka ne anlama geliyor? Bu doğrudan OKUMAMAK anlamına geliyor. Okumayan bir toplumuz.
Sözlü toplum yazılı toplum olmadan sanal ortamın albenisine kapılan izler toplum olup çıkıverdi. Kulaktan dolma bilgilerle
herkes şiir yazdığını, edebiyat yaptığını, eleştirmen olduğunu sanabiliyor. Sonuç olarak kendini şair ilan eden binlerce insan
ortalıkta dolaşıyor ancak aralarında tek kitap karıştıran yok. İşin ilginci de hepsi de derin, çok anlamlı, kolay anlaşılmaz
kapalı (hermetik, gizli ve ulaşılmaz) şiir yazmanın ardında. Yer aldıkları dedikodu ortamlarında ele alınan yazarın bir
isteri sonucu yazılmış, birbirinden kopuk, gerçekten absürd, çok anlamlılıktan yoksun, bir gerçeklik üretmeyen (nesnel
bağlılaşımı olmayan), imgeye benzeyen yığma dizelerle yazılmış yazı parçaları tatmin olmak için yere göğe sığdırılamıyor.
Bu cehaletin sebebi de okumamak. Hoş, bu okumama hastalığı artık iliklerimize değin işlemiş durumda ve bunda teknolojinin kaldıramayacağımız olanaklar sunmasının da payı var. Üretemediğimiz teknolojik ürünlerin yarattığı sanal sosyal mekanlar bizleri esir almış durumda. Şiir de edebiyat da diğer her şey gibi payını alıyor. Kapitalizm sürü yaratma amacına teknolojinin bu özelliği ile ulaşmış durumda.
***
Bu sayının “Şiir Belleği”nin şairi Ömer Erdem