20 %

Şiirden Dergisi, Sayı 87

977 1309-9086

 100,00  80,00

About The Author

Ortak

Ortak eser

Bu sayıdaki “Türk Şiirine Ne Getirdiler” dosyasının konuğu İlhan Berk. Böylece, Orhan Veli, Oktay Rifat, Melih Cevdet Anday, Fazıl Hüsnü Dağlarca’dan sonra modern Türk Şiirinin kurucu şairlerinden İlhan Berki’de Türk şiirine kattığı değerlerle andık. Başlangıcını oluşturan süreci saymazsak (Yahya Kemal Beyatlı, Ahmet Haşim), cumhuriyet dönemiyle hız alan modernleşme Nâzım Hikmet ile ivme kazanmış ve öyle devam etmiştir. Yıllar sonra bir anımsatma niteliğinde, daha geniş çaplı araştırmalara vesile olur düşüncesiyle bu dosyayı hazırladık. İlhan Berk elini neye sürse şiir kılan bir şair diye bilinir. Bunun da gerçeklik payı vardır .O ele avuca sığmaz, çok yönlü, birçok farklı okumayla farklı şekilde değerlendirilebilecek bir poetikaya sahip bir şair. Bu geniş yelpazeden değil elbette ama şairi şair yapan ilk dönemi ile İlhan Berki’i Metin Cengiz ve Halim Şafak yazdılar.

Celâl Soycan “Poetik Notlar 12”de, Platon, Aristophanes, Nietzche, Wittgenstein Giorgio Agamben, Russell’den yola çıkarak “dil ve şiir” meselesini irdeliyor. Şiiri dilin karmaşık yapısı içinde, haklı olarak, “insanın kendi gölgesinin üzerinden atlamasının imkansızlığı” olarak niteliyor.

 

Hilmi Haşal bu sayıda, Metin Cengiz şiiri üstüne içerikli bir yazıyla yer alıyor. Haşal, şairin şiirini “Metin Cengiz’in birikimi, deneyimi, Türk şiiri için önemli verileri/ bilgileri/ anıları içerir” zemininde ele alıyor. Metin Cengiz’in şiirinden örnekler verip çözümlemeler de yaparak, “… sözün şiirsel gücü, hümanizmi, lirizmi ve gelecekçi ruhu yadsınamaz asla. Zamanın nabzı sözcüklerin nabzından anlaşılır çünkü… Metin Cengiz’in Toplu Şiirlerine bu niyet penceresinden bakıldığında , değerli bir birikim, unutulmaması gereken eserler silsilesi görülecektir.” kaydını düşüyor.

Hüseyin Duygu, Danimarka şiirinde önemli bir yeri olan Peter Poulsen’i “Susturulan Ses” gibi ilginç bir başlıkla ele alıyor. Poulsen için şiir yazmanın “boynunu kaşımak kadar kolay olduğu” gibi ilginç bir saptamayla devam eden yazısında Hüseyin Duygu, şairin şiir yazmayı en basite indirgeyerek çatma sürecine nasıl girdiğini de bizlere gösteriyor.

Metin Cengiz‘in hazırladığı ve çevirdiği başka ülkelerin şairleriyle poetikaları üzerine konuşmaların bu sayıdaki konuğu Sırp şair Ana Stjelja.

Bu sayıda çevirmenleriyle birlikte dünya şairleri: DYLAN THOMAS, SERKAN DOĞAN, KAZIMIERZ BURNAT, İBRAHİM ALTAY, NIELS HAV, HÜSEYİN DUYGU, MARIANNE CATZARAS, METİN CENGİZ, PEDRO ENRIQUEZ, ERSİN ENGİN, LUTZ SEILER, CEMAL SAKALLI, GEORGIA MICULESKI, DENISA CRASUIN, SONA HAMBARDZUM, SOPHIA JAMALI, SOUFI, METİN CENGİZ, HALİM ŞAFAK, ADNAN GÜL, TAMER ÖNCÜL, İLHAN KEMAL, HİLMİ HAŞAL, MÜESSER YENİAY, İBRAHİM KANBEROĞLU, B. KENAN KOCATÜRK, EYLEM HATİCE BAYAR, YUNUS KARAKOYUN, MEHMET AKAY, HANDAN DENİZ TİNİK, MUSA ÖZ, TURAN SAY, CELÂL SOYCAN, ANA STJELJA, VEYSEL EROL, ÖZLEM KAHRAMAN, CEMİL OKYAY, ZEYNEP UZKUR, UĞUR OLGAR, GÜLSÜM IŞILDAR, HÜSEYİN DUYGU.

 

 

EDİTÖRDEN

 

Entelektüel nedir?

Uzun süredir, entelektüel nedir sorusuna verilen ve benim de paylaştığım cevapları kafamda evirip çeviriyorum. Zaman zaman paylaştığım tanımlarda beni rahatsız eden bir şeylerin olduğunu farketmem uzun sürdü. Sonunda “Birey nedir” sorusuna verilen cevaplarla karşı-laştırdığımda sorunun nereden kaynaklandığını buldum. Birey, meseleleri kendi aklıyla değerlendiren, toplumsal sorunlara duyarlı, cemaat yaşamından ve düşünce tar-zından özgürleşmiş kişi. Entelektüel ise çok farklı tanımlar olsa da, düşünme etkinliğinde bulunan, sorunları anlamaya çalışan, soyut konularda derinliği olan kişi. Yani entelektüel olsa olsa bireyden biraz daha düşünsel konularda yetkin biri. Ve düşünme meselesi tek başına belirleyici. Beni rahatsız eden de tam da bu. Aslında entelektüel nedir sorusuna verilen cevaplar elbette oldukça fazla. Bu sebeple soru için üzerinde uzlaşılan tanımlar arasında dolaşmaya gerek yok. Şimdilik dü-şünme kavramını burada bırakalım ve Umberto Eco’nun, fransızcasından okuduğum ama kaynağını not etmediğim, derin ve aydınlatıcı yanıtına bakalım: Eco, genelde paylaşılan klişe cevapları bir tarafa bırakıp şunları söylüyor, “Entelektüel derken elleriyle değil de kafasıyla çalışan birini kastediyorsak, o zaman bir banka çalışanı entelektüel olur, Michelangelo ise olmaz.”

Oldukça sert ve düşündürücü, aydınlatıcı bir cevap. Bakış açılarımızı dümdüz eden bir cevap. Günümüzde bilgiye ulaşmanın kolaylığı da düşünülürse entelektüel unvanına sahip olmanın kolaylaştığını da söyleyebiliriz. (Televizyonlarda derinliği olmayan, her konuda yorum yapan uzmanların varlığını ya da bırakın sosyal  medyayı bir tarafa, dergilerde ahkam kesen eleştirmenlerin varlığını düşünün). Tekrar Eco’ya dönelim: “Benim için entelektüel, yaratıcılığını harekete geçirerek yeni bilgiler üreten kişidir. » Böylece entelektüelin alanı beklenmedik bir  derinlik kazanıyor.  Kısaca yeni meyveler üretebilecek yeni bir aşıyı hayal eden keşifçi zekaya sahip bir çiftçi, bilginin gerçek yaratıcısıdır. Öte yandan, ne kadar bilgili olursa olsun, şairler, yazarlar, düşünürler üzerine her yıl aynı dersi veren edebiyat ya da felsefe profesörü entelektüel değildir diyor yazısının devamında. Peki bu farkın anahtarı ne? Eleştirel yaratıcılık. Eco şöyle devam ediyor:

“Eleştirel düşünme, yani ne yaptığımızı sorgulama ya da bunu yapmanın daha iyi yollarını keşfetme yeteneği, entelektüel aktivitenin tek gerçek ölçüsüdür.” Eco bu sözlerle entelektüelin bilmekle yetinmediğini, cesaret gösterip icat ettiğini, mümkün olanın sınırlarını aştığını hatırlatıyor bize. Kadim gerçeklerin arkasına saklanmıyor, onları yeniden şekillendiriyor.

♫♫♫

 

Bu sayıda İlhan Berk’in “Türk Şiirine ne getirdiği, önemi” irdelendi. Metin Cengiz ve Halim Şafak yazdılar.