Şiirden Dergisi bu sayısında şiirimizin asi, huzursuz şairlerinden Mehmet Sarsmaz’ın şiirini yatırdı masaya. Altay Ömer Erdoğan, Ayşen Deniz Onaral konuştu, Hasan Efe, Erhan Karakiraz ve Ayşen Deniz Onaral yazdı. Böylece Mehmet Sarsmaz’ın yaklaşık otuz yıllık şiir çabası görünür oldu. Son dönem şiirimizin önemli ve özenli eleştirmenlerinden Halim Şafak, 1970’li yıllarda dönemin önemli şairlerinden olan ve daha sonra şiirini değiştirerek günümüz şiirinde şiiriyle, yazılarıyla öne çıkan şairlerden biri olan Ahmet Ada’nın şiirini değerlendirdi. Böylece Ahmet Ada şiirini daha iyi tanıyacağız. Dünya şairleriyle Poetik söyleşinin bu sayıdaki konukları Hintli şair Abhay K. ve Afrika’nın yeni seslerinden Oumar Faruk Sousey. Yani Şiirden Dergisi dünyanın dört köşesinden şairlerle konuşup söyleşerek dünya şiirinin güncel durumunun ülkemizde de bilinmesine çabalıyor. Bu önemli çabadan Şiirden’e uzak duran çok sayıda şair ve şiire gönül vermiş insanlar ne yazık ki uzak.
Geçen sayımızda Fransız şiirinin bugününü dosya yapmıştık. Bu sayıda ise Fransa’daki Türk şiirini dosya yaptık. Konuyu Türk şiirini iyi tanıyan, Fransa’da tanınması için önemli çabalar gösteren şair ve çevirmen Claire Lajus kaleme aldı. Röportaj ve çeviri Metin Cengiz’den.
Bu sayıda İrlandalı ünlü yazar James Joyce’tan bir şiirle başlıyor dünya şairleri sayfaları. Hemen ardından yine dünya çapında önemli bir yazarın şiirini okuyoruz, William faulkner. her ikisi de romanda devrim yapan bu yazarların şiirlerini okumak ayrı bir sevinç olsa gerekli. Çevirmenimiz Serkan Doğan özenli çevirileriyle şiire hizmet ediyor. Polonya’dan önemli bir başka şair, kazimiers Burnat ile devam ediyor sayfalarımız. Daha sonra Şiirden okurlarının çok iyi tanıdığı Danimarkalı Niels hav ve Romanya-Macaristanlı şair Attila B alatz, Günümüz Fransız önemli şairlerinden Anne de Commines ve Emmanuelle Malhappe şiirleriyle saylarımızı renklendiriyor. Mikael Rose ise şiiriyle Almanya’dan selam gönderiyor.
Ülkemizden ise şiir okurları tarafından bilinen Mehmet sarsmaz, Zeki Ali (Kıbrıs), Metin Cengiz, Yusuf Alper, Zeynel Çok, Yavuz Özdem, İlhan Kemal, Mustafa Ergin Kılıç, Müesser Yeniay ile Eyüp Ekinci, Ali Rıza Kars, ve genç şairlerden Süreyya Akça, Rabia çelik çadırcı, Şenol Alçınkaya, Mücahit Aygören, Kerim Ağaç, Ayşe Şafak kanca, Rabia Sivri ve Gülşah Kabal şiirleriyle yer alıyorlar. Çevirmenlerimiz Serkan Doğan, Ruhsan İskifoğlu, Hüseyin Duygu, Metin Cengiz, Cemal Sakallı.
Editörden
2000’li yıllarda tartışılan ve sonra sönümlenen Türk edebiyatı-Türkçe edebiyat (şiir, roman vb…) tartışmaları yıllar sonra, şu son iki yıldır yeniden kızıştı. Kızıştı diyorum zira bu defa taraftarlar bu konunun bütün bir edebiyatın diğer sorunlarının temeli olduğunu ileri sürecek kadar iddialılar. Dahası birbirlerini “vatan hainliği” ile suçlayacak kadar da işi azdırmış görünüyorlar. Aslında konu ne şiirin ne de edebiyatın temel konusu arasında. Türkiye’de Türkçe yazılan edebiyatın Türk edebiyatı, diğer ülkelerde Türkçe yazılan edebiyatlara ise Türkofon anlamında Türkçe edebiyatı denir, sorunu bu şekilde kapatmak yerine sürdürenler, bir koyundan birçok post elde etmek isteyen iştihası kabarık kimselere benziyorlar. İşin içine siyasi amaçlar giriyor. İmza toplanıyor vb. Kısaca poetik olan politik olan üzerinden konuşuluyor. Ben her iki tartışmada da düşüncelerimi belirttim ama işin buralara gelmesi beni de oldukça şaşırttı. Oysa Kürtçe konuşulan topraklarda Kürtçe yazılan edebiyata nasıl Kürt edebiyatı, İspanya’da İspanyolca konuşanların yazdıklarına nasıl İspanyol edebiyatı deniliyorsa Türkiye’de Türkçe konuşanların yazdıkları da Türk edebiyatı diye anılır. İsteri krizi geçirir gibi Türk edebiyatını Türkofon edebiyat olarak tanımlayarak Türkçe edebiyat demek anlaşılır değil. Başka ülkelerin topraklarında Türkçe konuşanların yazdıkları da Türkofon yani Türkçe edebiyattır. Farklı bir kişilik bulmuş olan Kuzey Kıbrıs Türk Edebiyatı (şiiri) ise yazdığımız gibi anılmalı. Bu işi uzatmak, bir kaşık suda gemi yüzdürmeye benziyor. Basit ve oldukça açık bir meseleyi yokuşa sürmek, kimseye bir şey kazandırmadığı gibi Türk şiirine de bir şey kaybettirmez. Kartalı uçak olarak görmek isteyen varsa, buna da söylenecek söz ruh doktorlarına aittir.
***
İstanbul Büyük Şehir Belediyesi uzun zamandır yayınevlerinden kitap alıyor. Ama ne hikmetse bizim gibi küçük yayınevlerine uğramıyor görevliler. Kütüphanelerine çıkan dergilerden de alıyor İBB ilgili görevlileri. Ancak yine ne hikmetse bizim dergilere uğramıyor görevliler. Sosyal demokrat olduğunu söyleyen bir partinin kültür görevlilerinin yaptığı bu ayrım anlaşılır gibi değil. Küçük yayınevlerine pozitif ayrım yapacakları yerde görmezlikten gelmeleri anlaşılır gibi değil. Kültür bölümünün görevlileri çalıştıkları bölümün hakkını vermeliler. İBB yalnızca birkaç dergiye abone olmak ve büyük yayınevlerinden kitap satın alarak onlara hizmet vermek üzere seçilmiş bir kurum değil, hatırlatıyor, birkaç yıldır işledikleri bu hatayı artık terk etmelerini istiyoruz.
***
Bu sayıda, Fergun Özelli editörlüğünde Mehmet Sarsmaz şiiri tartışıldı. Ahmet Ada şiiri de ölümünden uzun yıllar sonra Halim Şafak tarafından değerlendirildi. Geçen sayıda başlattığımız önemli şairlerimizi ve dönemleri, alışılmış değer yargılarından kurtarmak için yeniden değerlendirmeye devam edeceğiz.
***