25 %

Şiirden Dergisi Sayı 55

 80,00  60,00

About The Author

Ortak

Şiirden Dergisinin 55. sayısı ile 9 yılı arkada bıraktık. Güzel anılarımız, acı deneyimlerimiz oldu. 9 yıl her iki ayda bir sayı çıkarmanın ne güç olduğunu gördük ve  her sayıyı çıkarırken Defter Dergisi’nin son sayısındaki (Sayı 45, 2002) trajik kapanma gerekçesini andık sıklıkla. Aklımda kaldığı kadarıyla dergiyi çıkarmak için gerekli yazı desteğinin bulunamaması idi gerekçe. Bu trajik, ama bir o kadar da sosyal ve kültürel açıdan ne kadar gelişmiş(!) olduğumuzu yüzümüze tokat gibi aşkeden gerekçe bugün on kat daha gerçek. Özellikle sosyal medyaya sıkışan ve sıkıştırılan tartışmalar, bugünlerde facebook ve biraz da instagram ve twitter üzerinden yapılıyor. Kahvehane dedikodusunu bile aratan paylaşımlar, galiz küfür ve hakaretlerle dolu sözümona hareretli tartışmalar… Bir tür facebook kabadayılığı yapılıyor artık. Bazı dergiler kadro dergisi. Bazı yeni dergiler bundan yaklaşık otuz yıl öncesinde yapılan tartışmaları ısıtıp ısıtıp getiriyor gündeme. Bazı (biyolojik bakımdan) genç şairler oldukça yaşlı ve donanımsız olduklarını ısrarla göstermeye bayılıyorlar. Bazıları da kışkırtıcı yapay ve aşılmış “genç şair” üzerinden tartışma yaratarak facebook karakterinden prim yapmaya, koltuk sağlamlaştırmaya çalışıyor. Biz kadro dergisi görünümüzden uzaklaşmak istedikçe yazı konusu ayağımıza çelme takıyor. Keşke şiir gönderenler birer adet de Şiirden’in gündeme getirmeye çalıştığı sorunlarla ilgili yazı gönderseler.

Bütün bunların yanısıra ekonomik zorluklar da bindirince soluk almakta azdeta zorlanıyoruz.

Bu sayıda, Celâl Soycan ve Metin Cengiz kendilerinin geliştirdikleri “düşüncenin poetikası” kavramı üzerinde tartıştılar. Alper Beşe, Sedef Birdal, Yavuz Özdem ve Onur Akyıl Tuğrul Tanyol şiiri üzerine konuştular ve yazdılar.  Cemil Okyay Metin Cengiz şiir üstüne uzun bir yazıyla düşüncelerini açıkladı. Doğan Fuat Nilay Özer ve Gonca Özmen şiiri üstüne yazdı. Yine Metin Cengiz Alessandra Corbetta’ şiiri üstüne kısa bir değerlendirme yaptı. Çayan Okuduci Hilmi Yavuz şiiri üstüne değerlendirmesiyle yer aldı bu sayıda. Şiirleriyle bu sayının şairleri: Francis Combes, Jun Er, Roxana İlie, Debasis Parashar, Metin Cengiz, Bircan Çelik, Cafer Yıldırım, Müesser Yeniay, Sezgin Öndersever, Erol Tufan, Zahide Y. Koçyiğit, Yaşar Akalın, Başak Tuncel, Alper Ağdaşan, Özgür Kıvanç, Suhan Sürmeli (Lalettayin), Zeynep Arya Turgut, Cem Onur Seçkin, İsmail Çegirge. Yavuz Özdem’in hazırladığı Bazen Bir Şiir sayfalarının bu sayıdaki konuğu Anıl Cihan. Söyleşi Melisa Özgen’den.

Bu sayıda sosyal medyadaki Şiirden Dergisi’nin saçma sapan yargılarına bir cevap olacak biçimde tam dokuz genç şairden yabancı şairlerle (üç şair) birlikte tam ondört şair yer alıyor. Kırkının üstünde şiirleriyle yer alan şair sayısı ise dört.  Şiirleri yayımlanmadığı için düşman kesilen bazı gençlerin “Şiirden bizden başka dergilerde yayımladığımız şiirlerimizi de istiyor” biçimindeki sızlanmalarına rağmen Şiirden aralarında iyi olanları çekip yayımlamaya devam ediyor.

Şiirden Dergisi arşivlik bir dergi. Yabancı ülke şiirini tanıtarak dünya şiir gündemini sıcağı sıcağına okuyucusuna tanıtmayı bir düstur edindi Şiirden.

Dergiye şiir gönderen ve şiirlerinin yayımlanmasını bekleyen şair arkadaşlarımızın bizleri anlayacağını umuyoruz.

 

 

ADORNO’NUN ELEŞTİREL TUTUMU

“Adorno’ya göre, sanat yapıtının üretimi öznenin nesnel dünyayı özümseyip kendine mal etme derecesinde kavrayabilmiş olmasına; ama bunu, estetik ‘formun’ kendi ‘yasalarına’ uygun bir tarzda yapabilmiş olmasına bağlıdır.” (Estetik ve Politika, s. 309, ‘Sunum’ IV içinde) Fredric Jameson Adorno’nun sanat anlayışını bu şekilde açıklar. Estetik form ise Adorno tarafından, çevirmenin bir dipnotla açıkladığı gibi, bu tartışmaya özgü, yazarın ürün verdiği, şiir, roman, resim, sinema gibi sanat dalı anlamında kullanıldığını belirtir.

Ben eleştirime geçmeden önce Adorno’nun tanımının hangi dolayımda kullanıldığını belirtmek zorundayım. Adorno bu tanımı Marksistler arası bir tartışmada kullanmaktadır. Estetik ve Politika‘da bir araya sonradan toplanan, Marx sonrası modern zamanlarda, Almanya’daki Dışavurumculuk akımının tartışılmasında, Marksist açıdan sanat ve edebiyat anlayışlarının tartışıldığı makalelerde. Bu makalelerde Marksizm dolayımında tartışılan ve dile getirilen görüşlerin halen Marksist bakışlar için aydınlatıcı ve aşılmamış olduğunu da belirtelim.

Adorno yukarıdaki koşullarda üretilmiş bir imajın (imgenin) daha sonra, reel-olan’a karşıtlık konumu kazandığını ve ‘reel’-olana eleştirel bir tutumla bakmaya başladığını savlar. “Sanat, aktüel dünyanın negatif bilgisidir.” Nitekim Adorno bu anlayışını genelleştirmelere direnen tikel gerçeklikler bağlamında Negatif Diyalektik‘te geliştirecektir. Minima Moralia‘da “Somut ve özgül olanı koruyan şey onun yinelenemez oluşudur.” betimlemesi toplumsal bir eleştiri olarak Negatif Diyalektiğin önünü açacak düşüncedir. Elbette Hegelci düşüncenin tam karşısında. Özellikle Hegel’in olumsuzlamayı olumlama leyhine reddettiği olumlama düşüncesinin ister istemez yol açacağı özdeşlik düşüncesinin, dolayısıyla mutlaklık düşüncesinin tam karşısında baskı altına alınan tikellikten yana negatif diyalektiği Marksist açıdan gerçekliğin kavranmasında önemli bir adımdır. Fakat buradan yola çıkarak, liberal çevrelerde kullanılan “totalitaryanizm” kavramını kullanması ve içerdiği siyasal farklılıkları sahiplenmesi, Jameson’un da vurguladığı gibi “halk cemaati” gibi taraf tutan terimler kullanarak sosyalist-kapitalist kamplaşmasındaki temel siyasi farklılıkları bilinçli bir biçimde görmezlikten gelmesi dikkate değer bir tutumdu. (Estetik ve Politika, s. 308, ‘Sunum’ IV içinde)

Öteyandan Adorno’nun “imaja/imgeye” verdiği bu önem kayda değer elbette, hakikatin imge tarafından derin bir bilgi olarak dile getirildiğini söylemek istemesi tam da insanın sanata atfettiği önemi ve insanın dünyayı yüklenmekte, çekilir kılmakta, değiştirmekteki rolünü akla getiriyor ister istemez. Ancak Lukacs’ın modern yazarları (Beckett, Musil vb…) olguların ve olayların ardındaki tarihsel gerçekliği sıfırladıkları ya da bir hiç durumuna indirgedikleri noktasındaki eleştirilerine karşı Adorno’nun bu negatif diyalektiği bir cevap olamıyor elbette. (…)

***

Bu sayının “Şiir Belleği”nin şairi Tuğrul Tanyol. 1. dosya ise “Düşüncenin Poetikası”. Gelecek sayının konusu “Günümüzde İmaj ve Şiir”.