30 %

Sevdalılar, 3. baskı

978-605-4825-55-4

 120,00  84,00

About The Author

JULES LAFORGUE

JULES LAFORGUE

Montevideo’da doğdu (16 Ağustos) ve Paris’in 7. bölgesinde öldü (20 Ağustos 1887). Serbest veznin mucitlerinden ve kötümser biri olarak tanındı. Melankoli, nükte ve konuşma dili şiirlerinin tarzı olarak bilinir. Uruguay-Fransız kökenli. Babası Charles-Benoît Laforgue ilk öğretmenlik yaptığı Uruguay’dayken annesi Pauline Lacollay ile tanışıp evlendiler. Jules ailenin onbir çocuğundan ikinci çocuğudur.
Annesi çocuklarıyla, babasının doğduğu yer olan Torbes’e (Fransa) döndü (1866). Jules’ü büyük kardeşiyle bir kuzeninin vesayetinde bırakarak Uruguay’a döndü (1867). Jules Torbes lisesine başladı (1869). Ailesi 1875’te kesinlikle Fransa’ya döndü.
Genellikle sembolist şairler arasında sayıldı. Eleştirmenler ve yorumcular şiirlerinde izlenimciliğin doğrudan etkisi altında kaldığına da işaret ederler.
1873’te Paris’e gitti. Orada Cros, Rallinat, Bourget gibi sanatçılarla tanıştı. Dergilere yazı yazarak hayatını kazanmaya çalıştı. 1881’de imparatoriçe Augusta ona bir çeşit kültür danışmanı olarak Berlin’de bir öğretmenlik görevi sağladı. Bir süre, 1886’ya değin Berlin’de oturdu. Ünlü Complainte’lerini (Ağıtlar) ve başeseri sayılan L’Imitation de Notre-Dame la Lune (Taklidi Notre-Dame Ayı, 1886)’nı Berlin’deyken yazdı.
Veremliydi, bu hastalıktan ölmeden önce yirmiki yaşlarında iki kitap daha yayımladı: Le concile Féerique (Peri Konseyi) ve Moralités légendaires (Efsanevi Ahlaklılık, 1887).
Mallarmé ile karşılaştığı ve birbirlerine değer verdikleri söylenir.
Whalt Whitman etkisiyle serbest vezne yöneldi ve bu vezinle yazmanın öncüsü sayılır. Felsefi olarak Schopenhauer ve Von Hartmann’ın ateşli mürididir. Şiirlerinin Ezra Pound ve genç T. S. Eliot üzerinde büyük etkileri olacaktır.
Bütün şiirleri daha sonra dostları tarafından “Des Fleurs de bonne volonté” (İyi Niyetli Çiçekler, 1890) başlığı altında bir araya getirilerek basılmıştır.
Laforgue’ın kırık, iç karartıcı bir eğleni havasıyla dolup taşan dizeleri en çağdaş şairlerin habercisidir.

Laforgue’un şiirinde ilk bakışta dizeler arasın­daki ilişki birbirinden ko­puk gözükse de bunlar birbirini tamamlayan bir çokgenin köşeleri gibidir. Şiir bittiğinde bitiş sonrası amaçlanan anlam, o derin tasavvur, okuyucuda iste­nen sonucu bırakmış olur. Anlam şiirin bütü­nüne yedirilmiştir. Yani imgeler parlak bir yüzey­de birbiri peşi sıra parla­yan aynı ışığın binlerce yansıması gibi hep aynı çağrışımları duyurmayı amaçlar. Bir imge bom­bardımanı. Ama anlaşılır, sade bir dil, bir çeşit ko­nuşma diliyle yazılmış bir söz bombardımanı. Şii­rinde okuyucuyu zorla­yan şey belki dinle olan derin ilişki olabilir -ama hemen gözükmeyen bir ilişki- fakat , şairin dinle olan ilişkisi yalnızca varo­luş sorununun şairde bı­raktığı gizemsel izlenimler olarak anlaşıldığında anahtar kendi kendine döner kilidin içinde.