YAZILAR

Şizofrenik Gerçeklik, Saçmalamak ve Günümüz

Metin Cengiz Anlamı hiçlemenin, sıfırlamanın bir olanağı var mı? Şiirde, herkesin ortak malı olan dilin özel kullanımı yoluyla, çok öznel, ancak yazanın anlamlandırabileceği, belki de, bir müddet sonra yabancılaşacağı bir şifreyle metin oluşturmak güç iştir. Ama böyle metinleri günümüzde artık bulabilmek olanaklı hale geldi. Kimsenin yaratılan yan anlamını çözemediği, hayatı yeniden üretme şansı/olanağı olmayan böylesi metinler, dolayısıyla günümüzdeki gerçekliğin parçalanmışlığına, saçmalığına bile bir atıf olamaz/olamıyor. Konuya açıklık getirmek için günümüz dünyasının özelliklerine gönderme yapan metinlere burada sanırım değinmek gerekiyor. Bu nedenle de, Jameson’un ‘ecriture’ diye nitelediği kesikli metinlerden söz etmek istiyorum. Jameson’un ‘ecriture’ demeyi yeğlediği, şizofrenik parçalanmayı gösteren göndermeler algılanabiliyor,...

Continue Reading →

İmge Nedir?

Metin Cengiz   İMGE ÜZERİNE 1- En genel kullanımıyla imge bir nesne, bir varlık hakkındaki zihinsel tasarımımızdır. Duyu yoluyla elde edilmiş varlık hakkındaki bu ilk resim, kopya ya da tasarım maddenin büyülü bir türevi olan ve gizli labirentlere sahip olan bilinçte belirginleşir. Kısaca dış dünyanın, varlığın, gerçek ya da gerçekdışı bir şeyin ya da olgunun zihindeki tasarımına imge denir. Nesne hakkındaki bilgimiz böylece oluşur. İmge hakkındaki en genel tanım varlık hakkında bilgi edinmenin ilksel biçimi olması yönündedir. Yani varlık hakkındaki bilincimiz onun imgesi, öznel tasarımıdır. İmge zihinde ya algı yoluyla ya da algının düşünülmesi, çağrıştırılması, imgelemde kurgulanması yoluyla elde edilir....

Continue Reading →

Kafası Üstü Düşmek

Metin Cengiz   Bu olay travma geçirmeye, davranış bozukluklarına yol açar, gündelik hayatta olumsuzluklar başlatır, kişiyi uyumsuzlaştırır, kişinin olanı biteni doğru değerlendirmesini engeller, vb. Bir de üstüne üstlük eleştirmenlik, yazarlık gibi bir iddianız varsa, yazdıklarınız sırıtır, biri hakkında yazıyorsanız, başka niyetler devreye girer, konuyu dağıtırsınız, takıntılarınız sizi yönetmeye başlar. Hele de haksız kazanımlarınız varsa, yani hak etmediğiniz bir oruna yükselmişseniz, tecrübelerinizi, bilginizi, yeteneğinizi aşan yerlerdeyseniz nevriniz döner. Er ya da geç bunların bir gün ortadan kalkacağı korkusu sizi yakalar, yönetir, sabuklamanıza yol açar. Sizin gerçek yüzünüzü gösterenlere her fırsatta, internet ortamında, yazılarınızda yerli yersiz, herhangi bir bağlam olmaksızın laf söylersiniz,...

Continue Reading →

Baki Asiltürk Yalan Söylemeye, Çarpıtmaya, İftiraya Devam Ediyor

Metin Cengiz   Baki Asiltürk’ün (diğer adı Baki Ayhan T.) Murat Hacıoğlu’nun sorularına cevap verdiği, önce internette “okuryazar.tv”de ve ardından diğer “internet sitelerinde dolaşan” yazısı, Yasakmeyve dergisi tarafından, “Şiirin Uzun Tarihi” adlı sayfalarda da okuyucuya sunuldu. Böylece yalana, iki yüzlülüğe, çarpıtmaya, iftiraya dayalı bir karalama metni tarihe yazılmış oldu. Bu yalanlardan biri Refik Durbaş’ın Baki Asiltürk’ün YK Yıllığını protesto bildirisine imza atıp atmadığıyla ilgili. Okuyucu BA’nın Yasakmeyve’nin 55. Sayısında (Mart 2012) yayımlanan yalanını açığa çıkaran Refik Durbaş’ın yaptığı açıklamayı aşağıda görecek. Ama bunu yapmadan önce biz bu şahsın diğer iftira ve çarpıtmalarını göstermek istiyoruz. Yasakmeyve’nin 55. Sayısında (Mart 2012) Baki...

Continue Reading →

Merdivende Üç Kişi

Metin Cengiz Bundan yıllarca önce yazdığım bir yazıda, 2 Temmuz 1993’te yaşanan olayların Türkiye’de bir “dönüm noktası, bir milat” olduğunu söylemiştim. Gemi azıya alan muhafazakâr dünya görüşleri, “din” kisvesi altında, günümüz de bile azınlıkta olan, hatta çoğu dünyevileşen, “şeriatçı” kesimleri de yanına alarak “laik devlet”in gözleri önünde, laik demokrasinin damarlarına saldırıyor, laik demokrasinin savunma gücünün aslını oluşturan aydın kesimi hedef göstererek hem bu kesime gözdağı vermeye çalışıyor, hem bu kesimden etkinliğe katılan kişilerden bazılarını fiziki olarak yok ederek neler yapabileceğini gösteriyor, ve hem de savunmasız ve çaresiz durumda kalan laik demokrasi karşısında gücünü deniyordu. Şımarıkça kullanılan bu güç karşısında sözüm...

Continue Reading →

Orhan Yavuz

Metin Cengiz Erzurum Atatürk Üniversitesinde doçentlik yaparken eli bıçaklı faşistlerce katledilen Orhan Yavuz olayını anlamak için o dönemde Atatürk Üniversitesinde olup bitenleri, Erzurum’da gerici ve faşist odaklarca amaçlananları iyi bilmek gerekli diye düşünüyorum. Geleneklerine, yaratmış oldukları değerlerine bağlı Erzurum aslında güzel insanlar diyarıdır. Erzurum’un yerli halkı, mert, yurtsever, coşkulu, temiz yürekli, iyi huylu, komşusuna gönülden bağlı, ölçülü, yerinde eğlenmeyi de seven insanlardı. Ama ne acıdır ki, özellikle de, birçok şehrimizde olduğu gibi üniversitenin kurulmasından sonra, bu insanlar güdümlendi ve bizzat sahip oldukları bu özelliklerin propagandası olumsuz biçimde yapılarak gericileştirildi, yobazlaştırıldı, çağdaşlığa düşman hale getirildi. Özellikle de 1970’li yıllarda, hızlanan bir...

Continue Reading →

Tunus, Mısır, Yemen…

Metin Cengiz   Sorunuz birbirinden farklı iki saptamayı içeriyor. Bu saptamaların her biri nereden bakıldığıyla ilgili, dünyaya tutulan objektifin odak ayarına, zumlandığı noktaya göre kendi içerisinde haklı ve tutarlı. Nitekim indirgemeler tek yanlılığından, olaya detaylı bakışı engellediğinden vb. eksik ve hatta zaman zaman yanlış da olsalar, gerçekliği kavramak için kaçınılmaz bir yöntem olarak görülüyor halen. Sizin ise iki farklı indirgemeye dayanan iki sorunuz var. Ve her biri yukarıda kısaca değindiğimiz üzere haklı ve bir iç tutarlığa sahip indirgemeler. Bu kaçınılmaz saptamaların birçoğu da yalan yanlış bilgilendirmelere dayanıyor. Eksik ve yanlış bilgi, Arap ülkelerini iyi tanıyamama, sanki bu ülkelerdeki halkların yapısı...

Continue Reading →

Ninemin Gözünde Ermeni Olayları

  ARILARIN SIRRI/METİN CENGİZ Biz çocuklar uykuya giderdik büyükler geceye Düşlerinde rengârenk açan bir gelecek Ve açılan kapılar açılan kapılar Çil altınlarla Birden balta inmiş gibi sırtlarına Ölüm dirilmiş de beyaz bir kefene bürünmüş gibi Düşleri korkuya bıraktı yerini *** Eşerken altının bulunduğu köşeyi Kan fışkırmış yerden toprak yerine Her kazmada Son gece Bir arı bulutu doldurmuş göğü Delirmiş bir arı bulutu *** Görenler “Sahipliydi gömü,” diyorlar “Keşfeden olursa Arılar havalanıyor Altının göz alıcı rengi yerine Ermeni komşuların ruhunu taşıyan arılar.” *** Sarayova’da Tunuslu, Fransa’da yaşayan şair dostum Tahar Bekri ve Hollandalı şair arkadaşım Ruben Van Gogh ile Ferhadiye Caddesinde...

Continue Reading →

Şiirden Dergisi’nin 1. sayısındaki şiirler

CELAL SOYCAN sürtünerek olduğum şeyler: 25. şurda burda akrep ayazı olduğum - Ayşe için – görmesi azaltılmış atlar .. kadar buradayım derin zamanlı çömlekte vakit çatlak; tik-tak .. kadar buradayım kim-oluş’a.. hayvan oluş’a.. hey-ya ! .. kadar buradayım yalıtkan bir çocukta vinç çekiç ve hızar - .. kadar buradayım gövdelenen bir suda eksik akış – .. kadar buradayım sürtünerek Ol’duğum Dil’de bir senin ismine çiğ – .. kadar buradayım nasır tutmuş bakışlı çarşı dibi esnafı .. kadar buradayım sonralık kaldım senden şurda burada akrep ayazı – saat kaç ? .. kadar buradayım 26. suları kesik deniz olduğum kendi korkusundan beslenirken...

Continue Reading →

Gezi Parkında Bir Kuş Yuvası

    Müesser Yeniay Nâzım Hikmet’e saygıyla Bir kuş yuvasından yazıyorum bunları iki dal arasında, Gezi parkında göğsüme bıçak gibi saplanıyor nefesim göğü yıkmaya geliyorlar bütün yeryüzü halkıyla bir kuş yuvasıyım Gezi parkında iki dal arasında burada insanlar zehirli ağaçlar sökülmüş kovuluyoruz annemizin bizi davet ettiği dünyadan kuş seslerini bombalıyorlar -çıkaramaz kuşlar çil çil para sesini- bir Ethem duyuluyor ateşler içinde Anka! kaynak işçisi Ankara'da.. yığılıyor bedeni kuş tüyü gibi. ölmeden toprak ediyorlar bizi duman altında sokak çocukları ve kediler kambur sırtlarında kaybolan rüya kör gözlerle dünyaya bakılmaz artık ya uyumak hiç ummadığın bir anda! hiç ummadığın anda uyumak.. ben...

Continue Reading →