Şairi Derin Okumak/ Halit Payza Engin Fırat’ın üç eserini yazdı

Şairi Derin Okumak/ Halit Payza Engin Fırat’ın üç eserini yazdı

Şairi ‘derin’ okumak

Şiir ‘derin’, ‘kuramsal’, ‘ontolojik’ okunmalı, ‘fenomenoloji’ olarak bilinçle bilinir olmalı.
Engin Fırat’ın üç inceleme kitabı, şiir okuma yöntemini, duyusal olmanın ötesinde bilinçle
algılama üzerinden anlatır.

HALİT PAYZA

Pozitivizm ve ampirizm nesneyi öznenin dış dünya ile kurduğu ilişkiler, algıladığı,
deneyimlediği şeyler olarak tanımlar. Fenomenoloji nesnelerin varlıklarını rastlantı
kavramıyla açıklanabilir oluşunu, doğa bilimi dışladığı için yadsır. Önemli olan “öz”dür,
diğer bir tanımla özü oluşturan bilinç bilimdir. Gerçeklik kendiliğinden değil, kendine
yönelmiş bilinç tarafından bilinir olmuş gerçekliktir. Nesnelerin -bunlar sözcükler de olsa-
görülmeleri, algılanmaları bilince varılmalarıyla bilinir olur. Engin Fırat şiirin ontolojik,
fenomenolojik incelemesini yaptığı üç kitap yayımlandı: “Metin Cengiz Şiirini Derin
Okumak”, “Müesser Yeniay Şiirini Kuramsal Okumak”, “Celâl Soycan Şiirinin Ontolojik
Çözümlenmesi”.

Çağdaş yazınsal elelştiri günümüzde, içerik ve biçim dışında, yapıtın göstergebilim, dilbilim,
felsefe, psikoloji, sosyoloji, tarih antropoloji, ekonomi gibi disiplinlerle, metinler arası,
göstergebilimler arası metodolojik bir ivme geliştirmektedir. Engin Fırat’ın her üç kitabı –
hacimsel olarak kısa metinlerden oluşsa da- şiir bağlamında, yazınsal eleştirinin çıtasını bu
düzeye yükseltmiştir.

BİLİNÇLİ ALGILAMA
Fırat her üç çalışmasında da şiiri okumanın ötesinde şiirin nasıl okunması gerektiği üzerinde
çözümlemeler önerir, şiir “derin”, “kuramsal”, “ontolojik” okunmalı, fenemolojik olarak
bilinçle bilinir olmalı. Fırat’ın şiiri okuma yöntemi ontolojik olarak duyusal olmanın ötesinde
bilinçle algılanma üzerinedir. Daha “Metin Cengiz Şiirini Derin Okumak”ta, Fırat dilbilim,
anlambilim, göstergebilim, antropoloji, epistemoloji, psikanaliz gibi disiplinlere dikkatini
yöneltir.

Şiir disiplinler arası bilgiyle nesneleşmiştir, ancak gerçeklikle kavranabilir. Düz bir okuma
metni hazır reçeteler oluşturularak geçiştirebilir. Düz okuma özün dış kabuğudur, özü
tanımlayan bilinç bilime uzaktır. Fırat bu yüzden derin okumadan söz eder.
Derin okuma, kuramsal ve ontolojik çözümlemeyle birlikte diğer disiplinler arası bilimlerle
bilince ulaşır ve çözümlenir. Bu tip okuma, metnin okunması ve çözümlenmesinin turnusol
işlevini görür. Fırat, derin okumanın metni bilinçle algılamanın ve eleştirmenin kaçınılmaz
olduğunu ancak yazınsallığı da içine alan diğer disiplinler arası ilişkiyle kaçınılmazlığını
gösterir her üç yapıtta.

Çözümlemelerinde Freud’tan, Lacan’dan, Nietzsche’den, Sartre’dan Heidegger’den, Kant’tan
ya da Hegel’den söz etmesi çok katmanlı epistemolojik göndergeden göstergeye işaret eder.
Metin -Engin Fırat’ın şiir çözümlemelerindeki şiir- hem kendidir hem kendinden aşkındır.

ELEŞTİRİ HÜKÜM ALTINA ALMAKTIR
Eleştiri, kökence Yunancadaki Kritikos’tan türetilen Critic’ten gelir. Kritik etmek, kritik
edileni yargılayarak hüküm altına almak, hüküm vermektir. Fırat, çözümlemelerini
dayandırdığı Metin Cengiz, Müesser Yeniay, Celâl Soycan şiirlerinden örnek olarak
belirlediği şiirler üzerinde Derrida’nın post-yapısalcı, varlık metafiziğini sorunsallaştırarak,
anlamı ontolojik ve epistemolojik değerlendirme yöntemiyle yaklaşır.
Jacques Derrida için metnin, bir veya birçok seslendirme ile metnin göründüğü sınırsız bir
niteliktir. Fırat Celâl Soycan’ın “Beyhûde” şiirini ontolojik eleştiri kuramı açısından
çözümlerken, öncelikle ilk bölümde dizeleri önce harflere, sonra onları birleştirerek
sözcüklere ve oradan ikinci bölümde Lacan ve Heidegger odağında dizeler üzerinden
göndergelerle dilin düz anlamının dışına çıkarak, yan ve art anlamlarına ulaşmaya çalışır.
Heidegger, “her yerde hakkında düşünülmüş olmayı talep eden şey hakkındaki düşüncenin
toplanıp bir araya gelmesi ve bir noktaya yönelmesidir. Hafıza, hatıraların bir araya
toplanmasıdır, geriye doğru düşünmedir” diyerek hafızayı tanımlar.

HARFLER, SÖZCÜKLER, KELİMELER, DİZELER
Fırat’ın derin okumalarda izlediği yöntem Derrida’yla yaklaştığına Heidegger’ci çözümle
yeniden değer biçmek olarak da düşünülebilir. Soycan şiiri üzerine yaptığı çözümlemede
Fırat, Derrida’nın yöntemiyle harfleri, sözcükleri, kelimeleri ve dizeleri birer birer
değerlendirir ancak sonra Heidegger’ci yaklaşımla geriye doğru düşünerek, imgelemdeki
çağrıştırdığı imgeleri disiplerarası yaklaşımla yeniden değerlendirmektir. Bir değil iki
değerlendirme üzerinden yeni bir değerlendirme: Derrida, Heidegger ve Fırat.
Fırat her üç kitapta da kendi değerlendirmelerini, gönderdiği bilim/düşün insanlarına
dayandırır ancak değerlendirme kendi hafızasındaki çağrışımlarla değerlendirilmiştir. Fırat
burada düşünmeyi talep edendir ve düşünce düşünmeyi talep edenin üzerinde toplanmaktadır.
Düşünülmeyi talep eden Fırat, düşünülmeyi talep edinilen şiirdir. Fırat’ın seçtiği dizeler ya da
metin simgeler aracılığıyla düşünmeyi, düşünülmeyi çağrıştırır.

Engin Fırat’ın, “Metin Cengiz Şiirini Derin Okumak”, “Müesser Yeniay Şiirini Kuramsal
Okumak”, “Celal Soycan Şiirinin Ontlojik Çözümlenmesi” kitapları kolay okunabilir metinler
değildir ancak derin okumayla anlamlandırılabilecek kitaplar olduğu yadsınamaz. Bu nitelikli
bir eleştiri yöntemi, eleştiribilim adına engin bir deneyim ve varsıl bir kazanımdır. René
Magritte’in bir seri tablodan oluşan “İmgelerin İhaneti”ndeki pipo için kullandığı gibi
söylersek Engin Fırat çözümlemesinde çözümlenen bir şiir/şair değil, başka bir “şey”

(Halit Payza, Aydınlık Kitap, 01.06.2022, 13. Sayfa)